Okul günlerimiz, gençlik yıllarındaki anılarımız ...

Merhaba, yazılarımı paylaşabilirsiniz, sonuçta paylaşmak için yazıldılar... Ancak lütfen emeğe saygı gösterin, isimsiz kullanılmalarına müsade etmeyin.

İlginize teşekkür ederim.


Ver elini Amasya - Mart 2011

Ülkemiz o kadar güzel ki!

Her yerini karış, karış gezmek, görmek istiyoruz.

Mart'ın son hafta sonunun güzel olacağı müjdesini aldık. Ne de olsa, artık, yavaş, yavaş bahar geliyor. Hava zaman, zaman kapalı olsa da, artık, güneş gülen gözlerini göstermeye başlayacak.

2008 yazında, Samsun'dan Hopa'ya kadar bütün Karadeniz sahilini gezmiş; ertesi yıl, yeniden Artvin'e kadar uzanmıştık.

Yoğun geçen bir haftadan sonra, 25 Mart cuma akşamı, İstanbul'dan yola çıkıyoruz. Bu sefer hedefimiz "Şehzadeler şehri" Amasya.

Sabahın ilk ışıkları Osmancık'ta içimizi ısıtıyor. Yolculuğumuz, Amasya'ya kadar 10 saat sürüyor.

26 Mart cuma sabahı, saatler 9'u biraz geçerken, Amasya girişinde bizi laleler karşılıyor.


Amasya, serhatlar şehri. Nüfusu 365.000. Denizden yüksekiliği 300 metre civarında. Harşena Dağı eteklerinde, Yeşilırmak vadisi üzerinde kurulu.

İnanılır gibi değil; 12 ayrı medeniyet bu bölgede yaşamış. 7 bin yılın üzerindeki tarihi geçmişi Kalkolitik çağa kadar dayanıyor. Hititler, Frigler, Kimmerler, İskitler, Persler Amasya'da iz bırakmış. Helenistik çağda, Makedonya Krallığının egemenliğine girmiş. Romalılardan sonra, Selçuklu dönemi başlıyor. Osmanlı birliğini sağlamaya çalışan Çelebi Sultan Mehmet ise, Amasya'yı kendine merkez edinmiş.

Hermes'in Amasya kentinin kurucu tanrısı olduğu kabul ediliyor. Hitit belgelerine göre, Amasya'nın bilinen ilk adının Hakmiş olduğu sanılıyor. Mitridates Krallığı dönemindeki adı "Amesseia" (Ana Tanrıça Ma'nın şehri). Roma döneminde isim fazla değişikliğe uğramamış: AMACIAC (Amasia). Danişmendliler ise, Amasiyye demiş.


Yeşilırmak kenarındaki "Yalıboyu evleri" gözümüze ilk çarpanlardan. Konutların ikinci katları dışarı taşkın. Cumbalı. İç mekanlarında genişleme amaçlanmış olmalı. Konutlar, tarihi sur duvarı üzerine yapılmış. Altlarındaki desteklere "eliböğründe" deniyor. Ne kadar yaratıcı değil mi? Yalıboyu evleri, Osmanlı evinin bütün özelliklerini bünyesinde taşıyor: ocak, şerbetlik, yüklük (gömme dolap), raf, sedir, avlu, su kuyusu gibi bölümleri var.


Biraz dolaşmaya çıkıyoruz. Şehir, Yeşilırmak'ın iki kenarına konuşlanmış. Tam nehrin kenarındaki yola "Yalıboyu" deniyor. Onun biraz üzerinde, paralel olarak giden çarşı caddesi ise, daha işlek. Biz, her ikisinin arasındaki dar sokaklara dalıyoruz.

İlk hissettiklerimiz, inanılmaz bir sakinlik ve huzur. Büyük şehirlerinin kargaşasından çok uzak. Düzenli. Günlerden cumartesi, saatler de öğlene yakın olmasına rağmen, sanki şehir daha uyanmamış. Oysa, öyle değil.


Çarşıda karşılaştığımız Amasyalılara selam veriyoruz. Onlar da başlarıyla karşılık veriyorlar. Bir ara sokakta, güneş gören kaldırıma sıralanmış insanlar gözmümüze çarpıyor. İzin alıp, görüntülüyoruz.


Yolumuzun üzerinde tarihi Bedesten var. Bedesten binası, Kara Mustafa Paşa Külliyesi dahilindeki en önemli tesislerden. Merzifon'un Osmanlı iktisadi tarihindeki önemini vurguluyor.

Merzifon bedesteni, günümüze kadar gelirken çok yıpranmış. Bir müddet Merzifon Dokumacılar Kooperatifi tarafından dokuma atölyesi olarak kullanılmış.

2006 yılında başlatılan çalışmalarla aslına uygun olarak restore edilmiş. Osmanlı bedestenleri içerisinde "orta büyüklükte". Dokuz kubbeli.


Gümüşlü Camii, Amasya'da bulunan ilk Osmanlı dönemi eseri olduğu için, ayrı bir önem taşıyor. Taceddin Mahmut Çelebi tarafından 1326 yılında yaptırılmış. Kesme kare taştan. Kare planlı. Ahşap kubbe, kiremit örtü ile kapatılmış.


Bütün gezimiz sırasında "Amasya Kalesi" bize yukarıdan bakıyor. Kale, Yeşilırmak'ın kuzeyinde bulunan Harşene Dağı'nın dik kayalıkları üzerinde. Timur'dan kaçan Osmanlı Şehzadesi I. Mehmet Çelebi, bu kaleye sığınmış. Kalenin dört kapısına, "Belkıs" , "Saray" , "Maydanos" ve "Meydan" adı verilmiş.

Kale, Pers, Roma, Pontus ve Bizans hakimiyetlerinde, defalarca saldırılarla karşı karşıya kalmış. Yüzyıllar içinde yıkılmış; tekrar, tekrar inşa edilmiş. 1075'te Türklerin Amasya'yı fethetmesiyle birlikte önemli onarım görmüş.

M.Ö. 3cü yüzyıla ait merdivenli bir yeraltı yolu var. Amasya Kalesi'nin kurulduğu kaya kütlesi, denizden 700 m, Yeşilırmak'tan ise, 300 m yükseklikte.


Kalenin güney eteğinde, Osmanlılar tarafından kullanılmış olan "Kızlar Sarayı"na ait kalıntılar var. Bugün burada hizmet veren Cafe'den, bütün Amasya'yı kuşbakışı seyrediyoruz.


Yamaçlarda, yerden 20-25 metre yükseklikte, düz bir duvar halinde, kalker kayalara oyulmuş, irili ufaklı, 23 adet kaya mezarı bulunuyor. Bunlar M.Ö. 3cü yüzyıla, Helenistik döneme ait. En büyük mağaranın yüksekliği 15 m, genişliği 8 m, derinliği 6 m. Mitridat Krallığı zamanında, krallar adına yapılmış anıt mezarlar. Yeşilırmak vadisi, "Krallar Vadisi" olarak da anılıyor.

Kralkaya Mezarları, tarihin kargaşalı dönemlerinde hapishane ve cezalandırma mekanı olarak da kullanılmış.


Yelişırmak, şehrin tam ortasından geçiyor. Amasya, 7 bin yılın üzerindeki tarihi boyunca krallık başkentliği yapmış, bilim adamları, sanatkarlar, şairler yetiştirmiş, şehzadelerin eğitim gördüğü bir belde olmuş.

Dünyanın en güzel misket elması, kirazı, şeftalisi ve bamyasının üretildiği, tarih ve doğanın birlikte olduğu, bu ilginç antik kenti, çok seviyoruz.


Kurtuluş savaşının başlangıç temelleri de Amasya'da atılmış. Mustafa Kemal Atatürk, "Cumhuriyete giden yolda hazırladığı ilk yazılı belge" olan Amasya Tamimi'ni Saraydüzü Kışlası'nında kaleme almış.


Atatürk, 19 Mayıs'ta Samsun'a adım attıktan hemen sonra, 12 Haziran 1919 tarihinde, silah arkadaşları ile birlikte Amasya'ya gelmiş. Amasyalıların desteğini almış. Amasya Tamimi'ni kaleme almış.


Kurtuluş mücadelesinin planları burada hazırlanmış. Erzurum ve Sivas kongrelerinin toplanmasına burada karar verilmiş. Amasya Tamimi 22 Haziran 1919'da yayınlanmış: "Milletin İstiklalini Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır".

Atatürk'ün veciz sözleri belleğimizden hiç çıkmıyor: "Söz konusu Vatan'sa, gerisi teferruattır".

Mustafa Kemal Atatürk'ün Amasya Tamimi'nin kaleme aldığı ve çalışmaları yürüttüğü Saraydüzü Kışlası komutanlık binası, 1944 yılında, toprak kayması sonucu yıkılmış; aslının aynısı Künç Köprü mevkiinde yeniden yapılmış.


Amasya Arkeoloji müzesi, mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Kalkotik Çağ'dan itibaren Tunç Çağı, Hitit, Urartu, Frig, İskit, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait 12 ayrı medeniyetin eserlerini bir arada görmek mümkün. Yaklaşık 24.000 civarında eser ile bölgenin en zengin müzesi.

Alt katta sikke ve arkeolojik eserler salonu var. Üst katta ise, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergileniyor.

Müzedeki mumyalar, bahçe içinde yer alan Selçuklu Sultanı I. Mesud'a ait türbede sergileniyor. Mumyalar, 14cü yüzyılda, İlhanlı'ların Anadolu'daki hakimiyetleri döneminde nazırlık ve emirlik yapmış şahsiyetlere ve onların yakınlarına ait.


Sergilenen eserler arasında yer alan "Amasya Sancağı", görüntüsü, renkleri, zerafeti ve anlamı ile gönüllerimizde yer ediyor.


"Osmanlı Güneş Saati" de sergilenen eserler arasında. Çam kozalağına benziyor. Şekil bakımından, Osmanlı Güneş saatleri arasında tek. Üstüste üç kaide üzerine oturtulmuş. Beyaz mermerden yapılmış. Yüzey, onbir kalın şeritle bölünmüş. Şeritlerin herbirinin altına birer "palmet" işlenmiş.


Amasya'nın yöresel mutfağında yok, yok.

Çorbalardan çatal çorba, sakala çarpan, toyga çorbası, cilbir, helle çorbası, kesme ibik çorbası, yarma çorbası, .....

Etli yemeklerden bakla dolması, etli bamya, keşkek, ciğer sarması, göbek dolması, madımak, mıhlama, mumbar, işkembe, pastırmalı pancar, patlıcan pehli, pastırma pağallemesi, pirpirim, sirkeli ciğer, sulu köfte, .....
Tatlılardan, dene hasudası, kuymak, yuka tatlısı, ayva gailesi, elma tatlısı, fırın sütlaç, gelin parmağı, gömlek kadayıfı, kalbur tatlısı, höşmerim, peluza, şeker böreği, unutma beni, vişneli ekmek, zerdali gailesi, .....

Hamur işlerinden, Amasya çöreği, katmer, kabak kavuklu pilav, bişi, cırıtka, döndürme, ekmek aşı, haşhaşlı cevizli çörek, hengel, kıymasız mantı, kaypak, patlıcanlı pilav, sini su böreği, tepsi böreği, yakasal böreği, yanuç ....

Öğle yemeğimizde, toyga çorbası içiyoruz; etli bamya yiyoruz. Yeşilırmak kenarında yürüyüşe çıkıyoruz. O kadar sakin, o kadar huzurlu ki, Amasya'ya yerleşmeyi bile düşünüyoruz.


Amasya'nın gecesi bir ayrı güzel. Yeşilırmak, geceleri de "yeşil" akıyor. Bu nasıl oluyor derseniz, hemen anlatalım; Belediye, Yeşilırmak kenarındaki aydınlatmaları da yeşil lambalarla yapmış.

Yeşil renkli yakamozlar, masalsı bir dünya yaratıyor.


Burası neresi diyeceksiniz? Bir akordeon sesi duysanız, Paris'teki Seine nehrinin köprülerinden biri olduğuna yemin edebilirsiniz. Oysa, Amasya'dayız. Künç Köprü'nün gece görüntüsünü seyrediyoruz; akan suların sesleriyle, hayallere dalıp, gidiyoruz.

Ne iyi etmişiz de, Amasya'ya gelmişiz.


Amasya'ya gelip de, Borabay gölünü görmeden dönmek olmaz. Pazar sabahı, Borabay gölüne doğru yola koyuluyoruz. Borabay gölü bir doğa harikası. İl merkezine 63 km uzaklıkta. Taşova ilçesi sınırları içerisinde. Gölün denizden yüksekliği 1.050 m.


Yoda giderken, yüzlerce bahar dalı bize doğru uzanıp, selam veriyor. Önceleri, bunların elma çiçekleri olduğunu sanıyoruz. Elma ağaçlarının çiçek açması için, henüz çok erkenmiş. Gördüklerimiz, kayısı ağaçlarıymış.

O kadar güzeller ki! Dokunmaya bile kıyamıyoruz. Yalnız, görüntülüyoruz. Çiçekleri, arılarla başbaşa bırakıyoruz.


Borabay gölü, bir krater gölü. Aslında, küçük bir akarsuyun, etraftan gelen yıkıntılarla tıkanması sonucu oluşmuş. Doğal bir set gölü. Doğa yürüyüşü, piknik ve kamp için son derece uygun bir yer. Yeni yükselen güneş, ağaçların gölgesini suya doğru yansıtıyor. Ağaçların boyları, daha bir uzun. İşte o an, Borabay gölüne, neden "aynalı göl" denildiğini de anlıyoruz.


Gölün genişliği 80, derinliği 25 metre. Doğa harikası gölün rengi "zümrüt yeşili". Yaklaşık 1.600 metre olan yürüyüş parkurunda, cıvıldayan kuşları rahatsız etmemek için, sessiz adımlarla yürüyoruz. Ciğerlerimize mis gibi bir orman havası doluyor. Rüya görmediğimize emin olabilmek için, yerden bir kozalağı, "kanıt" olarak yanımıza alıyoruz.


Yöre halkından, Borabay adının kökeniyle ilgili ilginç bir öykü de dinliyoruz: "Fırtına göçerleri". Yüzyıllar önce, yörede yaşayan göçebe ailelerin hayvanları, fırtınalı bir günde, ürkerek kaçmışlar. Ertesi gün, sürüyü aramaya çıkan göçerler, hayvanlarını, rüzgara karşı korunaklı olan derin bir vadide otlarken bulmuşlar. Bugünkü belde yerleşiminin bulunduğu bu alanı pek beğenmişler. Yerleşmişler. "Fırtına göçerleri" anlamına gelen Borabay ismi, o günlerden, günümüze ulaşmış.


Vakit, neredeyse akşama yaklaşıyor. Hiç buralardan ayrılmak istemiyoruz ama, daha İstanbul'a dönebilmek için 10 saatlik yolumuz olduğunu düşünüyoruz.

Amasya'yı çok sevdik. Hazeranlar Konağı'nı, Şehzadeler Müzesini, Ferhat su kanalını, onlarca camiiyi, Haliliye Medresesini, Sultan IIci Bayezid Külliyesini, Halifet Gazi Kümbetini, Torumtay Türbesini, Ezine Hanı ve Taşhanı, Eski Hamamı,.... gelecek gezimize bırakıyoruz. Amasya'ya, ilk fırsatta, yeniden gelmeyi planlıyoruz.

Ülkemiz o kadar güzel ki!

Ben Amasyalıyım; ben Orduluyum; ben Sinopluyum; ben Ankaralıyım; ben Muğlalıyım; ben Antalyalıyım; ...

Ben Türkiyeliyim!

5 yorum:

Orhan Oztaskin dedi ki...

Haydi Grup,
Bir tane daha Aydin agabey cikartin da goreyim..... Ne diyeyim sana Aydin agabeyim, Allah senden razi olsun, ellerin gozlerin dert gormesin... Saygilar: Tapis (106)
Orhan Oztaskin, 29 Mart 2011

Şükran Durgan dedi ki...

Aydın abicim amasyaya hiç gitmedik ama şehzadeler şehri olarak anıldığını duymuştum.veee sayenizde gitmiş kadar olduk.çok çok teşekkür ederiz. kısmet olursa giderekte görmek isteriz.kesinlikle o kadar güzel bir ülkemiz var ki her anı tarih ve güzelliklerle dolu.
Esen kalın.
Şükran Durgan, 30 Mart 2011

Umut Deniz Sezgin dedi ki...

Aydın Ağabey;

İyi ki gezip görmüşsünüz. İyi ki gördüklerinizi sadece kendinize saklamamışsınız. Bu güzel anlatım için çok teşekkür ederim.

Umut Deniz Sezgin, 30 Mart 2011

Kunter Akyürek dedi ki...

Sevgili Aydın,

Amasya gezi yazını büyük bir keyifle okudum. Hem eline hem de verdiğin Amasya'ya ait bilgiler için birikimine sağlık.

Çok teşekkür eder sevgi ve sağlık dileklerimi iletirim.

Kunter Akyürek(92), 30 Mart 2011

Değer Dilek dedi ki...

Sevgili Aydın, bu ne güzel yazı, bunlar ne
güzel fotoğraflar...Eline, diline, gözüne sağlık.
Yanaklarından öpüyorum.
Değer Dilek, 30 Mart 2011

Google
 

Sizlerden Gelenler ;

Sevgili Aydın; ağabeyin Mehmet'in Galatasaray Lisesinden sıra arkadaşıydım. Hatırlayacağını zannediyorum. Ayrıca bir de rahmetli Rahmi Ertin ortak dostumuzdu. Damadım ile kızımın sevgili amcaları idi. Uzun yıllar sonra, Mehmet'le buluştuk. İnşallah seninle de görüşürüz. Anılara Yolculuk siten, çocukluk ve ilk gençlik yıllarımdan, hayallerimde bile unutulmuş güzellikleri yeniden yaşamamı sağladı. Eline ve o güzel yüreğine sağlık. Görüşmek dileğiyle. Sevgiler.


Altuğ İşmen, 1 Mart 2010


----------------------------------------------------


Sayın Aydın Ataberk,


Çok çok güzel olmuş ellerinize ve emeklerinize sağlık. Eski bir İhsan Çizakcalı olarak ayrıca şu anda merhum abeyimin de çizakcanın ilk öğrencilerinden olması dolayısıyla eski Bursa'yı ve okulumu, yazılarınızda tekrar yaşamış oldum. Size minnettarlığımı ve şükranlarımı sunar çalışmalarınızda başarılar dilerim.Saygılarımla


Erhan Kurtulan, Elk.Müh., 17 Aralık 2008


-------------------------------------------------------


Sevgili Aydin,



Muhtesem bir eser yaratmissin. Seni kutlarim. Beni Ekvator Gine'sindeki yamyamlarin arasinda aglatmayi basardin. Saatlerce tek tek butun belgelere baktim. Tombul yanaklarindan opuyor ve seni tekrar kutluyorum. Artik bu birikimleri koyacagimiz bir web sitemizin olmasi gerekiyor. Ben de onu organize edeyim. Senin bu muhtesem birikimlerinle cok guzel bir siteye sahip olacagiz. Yakinda www.gsl97.org aramiza katilacak.



Seni sevgiyle kucakliyorum.



Mahmut Melih Kayahan, 9 Aralık 2008


---------------------------------------------------------


Sizlere tesadufen ogrendigim Sn Aydin ATABERK tarafindan hazirlanmis bir site adresi iletiyorum. İzlemeniz tavsiye olunur, harika bir calisma olmus. Ellerine ve yuregine saglik....


Öznur Dere, 24 Eylül 2008


--------------------------------------------------------------Sevgili Aydın bey, anılara yolculuk Blogunuzu inceledim. İnanılmaz bir şey. Ne çok emek var. Ben sizden daha genç :) olduğum için eskiye ait yazı ve görüntülerin bir kısmını özel yaşantımdan hatırladım ama çoğunu da geçmişe olan özel ilgimden dolayı hatırladım. Çok duygulandım. Ne olur bu yaptıklarınızı daha çok insan duysun, sizi daha çok insan tanısın. Sizi tanıyan bir kişi olmak benim için ne şans. Sizi çok seviyorum. Saygılarımla,


Sıdıka Parlak, 24 Eylül 2008


-------------------------------------------------------------Aydin Bey Gunaydin ,



Ellerinize saglik, soyle bir goz atabildim henuz, ilk firsatta satir aralarinda kaybolmak isterim .



Ozellikle benim icin de sizi tanimak cok buyuk bir sans .



Saygilar, Sevgiler,



Sibel Birçiçek, 25 Eylül 2008


-------------------------------------------------------------Sevgili Aydın ağbey,



Bize tekrar muhteşem bir yolculuk yaptırdın güzel anılara.Ellerine sağlık ağbey bize böyle nefis güzellikler yarattığın için.


Sevgiler, saygılar



Sinan Acarel, 25 Eylül 2008


------------------------------------------------------------Sevgili Kardesim Aydin,



Candan tebrikler! Iyi ki boylesine guzel sunulan ve ozlem degeri yuksek anilarini bir gunlukte topladin ve e-postalarda kaybolmamalarini sagladin.



Daha nice 5000'lere! Gerek icerik gerek sunudaki nitelik ilgiyi kendisi yaratiyor. Ne mutlu bizlere, ayni ailedeniz!



Sevgilerle,


Tuncer Ören (1955), 26 Kasım 2008


-------------------------------------------------------------Aydın Bey günaydın



Sizi kutluyorum. Bu azminiz ve paylaşma isteginiz hiç eksilmesin, artsın….



Selamlar



Mustafa GEYVE, 26 Kasım 2008


---------------------------------------------------------------


GÜNAYDINLAR AYDIN ABİCİĞİM; NASILSINIZ?? "ANILARA YOLCULUKTA" DAHA 10 000'Cİ, 50 000'Cİ , 500 000'Cİ ZİYARETÇİLERE ULAŞMANIZ DİLEĞİYLE. BEN BÜTÜN KALBEMLE İNANIYORUMKİ AYDIN ABİMİN KALEMİNİN YALINLIĞI, SADELİĞİYLE ULAŞILABİLİR. YAZILARI OKURKEN DALIP BİR YERLERE GİTMEMEK İMKANSIZ.. SEVGİLER,SAYGILAR


Şükran Durgan, 26 Kasım 2008


---------------------------------------------------------------Sayin Aydin agabey



Boylesine guzel, degerli bir birikimi bir araya getirdiginiz ve bunu hazine degerindeki bir belgesellige donusturdugunuz için sizi kutlarim. Müzik dersini gösteren fotografta, sag basta yer alan muzik ogretmeni, Almanya'da muzik egitimi gormus, oglu da bir donem unlu bir fagotcu olan rahmetli Enver Haraçci hocamizdir. Karli kis gunlerinde, Ortakoy'de okulun onunden denize girer ve esasli bir sekilde yuzerdi.



Grand Cour'da hocalar maçini gosteren fotografin sag tarafinda en bastaki siyah formali adi yazilmamis ogretmen de, Galatasaray Ilkokulu yavrukurtlari baskurtu ve de 1950'li 60'li yillarda Ortakoy'de ogretmenlik yapmis olan Huseyin hoca'dir.



Saygilar, sevgiler



Turgay Tuna 102, 26 Kasım 2008


------------------------------------------------------------Sevgili Aydin Kardesim,



Gercekten bir "online GS müzesi" yaratmisin, eline saglik ve tebrikler !



Ender Enön ( 94 x1962), 26 Kasım 2008


-------------------------------------------------------------Çok güzel, çok sevindim.. Tebrik ederim Aydın Bey.



Çok çok daha fazla kişiye ulaşması dileğiyle. Çünkü gerçekten çok güzel bir çalışma.



Sevgi ve Saygılarımla



Gizem Ertürk, 26 Kasım 2008


------------------------------------------------------------Sayın Aydın Ataberk,


Doğum yerim Bursa anılarına yaptığım gezintide, sizin de benim gibi halamın gelin gittiği konakta kurulan "Özel Yeni Okul"dan mezun olduğunuzu öğrendim. Yalnız ben 1957 mezunuyum.... Ne yazık ki daha sonra kurulan İhsan Çizakça Kolejinin kapandığını öğrendim. Merhum İhsan ve merhume Süheyla Çizakça'nın ruhları şad ve mekanları cennet olsun!Selamlarımla,


Beyza Üntuna, 28 Kasım 2008


Türkiye Cumhuriyeti, Atina-Pire Başkonsolosu


-------------------------------------------------------------



Sevgili Aydın agabey ;


Henuz sadece ıkı bolumu okudum . Ikıncı bolum ozel ılgı alanıma gıren oyuncaklardı . Gecmıse donup o yokluktakı zenginliklerimizi hatirlamak çok güzel . Bir kez daha tesekkür ederim . Bence oyuncak dostu ve oyuncak müzesinin kurucusu sevgili Sunay Akın'la temasa geçip O'nun da sitene ulaşmasini saglarsan çok mutlu olacaktir .Sevgi ile kalin


Bünyat AKIN(104-106 V.S.), 14 Şubat 2008


------------------------------


Degerli Kardeşim



Erol Günaydın ın arkasındaki ben Mehmet Ali ve yanımda Özer Berkay dan tebrikler,selamlar,sevgiler,ellerinize saglık.Özer Berkay ve ben GSLAAG den ayrıldık,resimde gördügünüz oturan GS a hizmet eden üç kardeşimize madalya ve plaket verdik.Tahminen 40 ın üstünde agabeyimiz,okul müdürümüz Meral Mercan ,kıymetlı GS lılar bu madalya ve plaketleri aldılar. Resim o tören sırasında çekildi.



Bilgisayar kullanmada cok acemiyim,ancak daha çok gencim yaşım 73 yavaş yavaş öğreneceğim...



Lütfen gslaag ye girin,orada devrelere girin,gsl55.free.fr dan hatıralara girin 2 sahife Necdet Mahfi Ayral ın kızı Jeyan hanımefendinin bana hediye ettiği üç albüm resim ve efemeraları tetkik edin.Bunlarıda dilerseniz kullanabilirsiniz.



İyi günlerde görüşmek dileklerimle.



M Ali Zeren, 17 Şubat 2008


----------------------------------


Aydin agabey,



Dun gslaag sitesinde, yazilarinizda gezindim. Site harika, yazilariniz enfes, onlari toplanmis ve guzel sunulmus gormek icimi isitti. Hem sitenizin hem yazilarinizin duyurularini tekrar tekrar yapmaliyiz orada. Yapacagiz zaten. Dun bunu dusundum. Ilk olanakta ben de gerekeni yapacagim. (ilk vaktim oldugunda yani, affedin beni bu nedenle)



Saygilarimla.



Gün ARUN 113, 25 Şubat 2008


-----------------------------------



Aydin Bey merhaba


Hazirladiginiz sitenin öncelikle Bursa sayfasini, daha sonra da müzik sayfalarini ve digerlerini inceledim. Paylastigimiz noktalari da gördüm. Böyle bir ise zaman ve emek harcamak, bunlara derlemek takdire sayan. Sizi kutluyor ve tüm günlerinizin bu sekilde verimli olmasini diliyorum. Selamlar.Mustafa GEYVE, 2 Mart 2008


-------------------------------


Sayin Ataberk,



Blogunuz cok hosuma gitti.



22 sene evvel biraktigim dunyanin en guzel sehri Istanbul'u bana tekrar gezdirdiniz.



tesekkur ederim



selam ve saygilarla



David Hasday



New York, 7 Mart 2008


-----------------------------------


Sayın Ataberk,



Biraz önce oğlumun haber vermesiyle sitenize baktım. Elinize sağlık, kutluyorum. Ben de, unutulmuş, unutulmaya yüz tutmuş güzelliklerin arayışı, duyurulması çabasındayım. Blogunuzda sergilediğiniz bilgilere, belgelere kendi genelağ yerimde yer vermek, beni, ziyaretçilerimi pek sevindirecek, mutlu edecek. Bilmem izninizi alabilir miyim?



Bu arada belirteyim, ilgilendiğim konular arasında dilimiz, müzik, yazın, sinema önde geliyor. Sinemayla ilgili bir kitabım (http://www.pandora.com.tr/urun.asp?id=110695 ), araştırma yazılarım, senaryolarım, öykülerim vb. var. Bir göz atabilirseniz, http://www.ilgilik.net/ size bir fikir verebilir sanıyorum.



Başarılarınızın artarak sürmesi dileğiyle selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.



İnal Karagözoğlu, 10 Mart 2008


----------------------------------



Aydın Abi,



Tesadüfen



”Anılara Yolculuk”



Bloguna takıldım.



Bir defada keşfedilemez.



Dönüp dönüp bakacağım.



Teşekkürler.



Çok yaşa emi.



Sevgiler,



A.Şeref Türkmenoğlu, 22 Mart 2008


-----------------------------


Emeklerinize saglik, cok guzel olmus. Bir IEL ve ITU mezunu olarak da ayrica gurur duydum:) Saygilarimla,



Aydin Gurel, 23 Nisan 2008


-------------------------


Merhaba Aydın Bey,



Anılarda yolculuk sayfalarında gezinirken çocukluğuma gittim 4-5 yaşlarındaydım ve ilk defa film makinası görüyordum,İstanbul'dan Niyazi Dayı gelmişti ,Seher Nenemin kireç badanalı duvarına bir bez gerildi ve sizin eşinizin ve çocuklarınızın görüntüleriydi izlediklerimiz.Babanız parmaklarımı tutar birşeyler yapar hep eksik sayardı parmaklarımı onu güleryüzlü ve kocaman bir adam olarak hatırlıyorum çocukluğumdan.



Ben kimmiyim? ben Ümit Arıcan'ın küçük kızı Safinaz'ım,her ne kadar hiç tanışmamış olsakta selamlar sevgiler...



Safinaz KAROL, 31 Ekim 2008


-------------------------------



Ağbi bu güzel sayfalarına bakmak saatlerimi aldı. Yapması kim bilir ne kadar zaman ve emek gerektirmiştir.Ailem 1965'de Bursaya taşınmıştı. Abdal Köprüsünün 5-6 ev yakınına. Heryer gibi oralar da artık tanınmaz olmuş. O yıllarda köprü sayfandaki (daha önce görmediğim) o resmine benziyordu gene az çok.Güzel günler...


Murat Kalınyaprak 109, 1 Ekim 2008


------------------------------------



Aydın Bey sitenizi ziyaret ettim ve çok mutlu oldum. Lakin kendi çocukluğunun oyuncaklarını hatırlayıp bunu konu edip bugünün kuşaklarına aktaran maalesefki çok az büyüğümüz var. Yine maalesef ki geçmişe ait belleğimiz, sanki o güzelim oyuncakların yerine geçen modern oyuncaklarla birlikte yitip gitmaktedir.Aydın Bey, ben TRT çocuk televizyonu için eski ("Dedemin Oyuncağı) oyuncaklarımızı konu eden bir programın yapımcısıyım. Televizyonumuz Ekimde yayın hayatına başlayacaktır. Hazırlayacağım programda komuğumuza oyuncakla ilgili malzemeleri hazırlayarak ya da konuğumuzun desteğiyle; onun çocukluğunda yer etmiş bir oyuncağın yapım aşaması anlatımlı olarak gerçekleştirilecektir. Bu konuda önerilerinizi paylaşmanız bizi sevindirecektir. Yapımını bildiğiniz bir oyuncak varsa ve bunu bizimle program çekimiyle paylaşırsanız çok memnun oluruz. Şimdiden desteğiniz ve oyuncaklara olan duyarlılığınız için teşekkür ederiz, saygılar sunarız.


Engin Yıldız, 21 Eylül 2008


---------------------------------


Aydın bey günaydın,



sitenize meraktan hemen buradan bir göz attım. detaylı olarak evden bakacağız tabii. ellerinize ve yüreğinize sağlık diyorum. eski bursa ve istanbul resimleri çok ilgimi çekti. anlatımlarınızı da okuyacağım . tekrar teşekkürler. saygılarımızla,



Cenk Özçelik, 13 Şubat 2008 çarşamba


-------------------------------


Aydin Bey supersiniz !!!! tebrikler.



Ayşe Siner, 13 Şubat 2008 çarşamba


--------------------------------


Cok guzel. Super bir ani derlemesi. Size cok tesekkurler.Sanki o gunleri yasamis gibi hissettim. Sonsuz sevgi ve saygilarimla



Ali Rıza Tuğluk, 13 Şubat 2008 Çarşamba


----------------------------------


Harika bir site tebrikler tebrikler Aydın beyciğim cok yararlı ve enteresan. Bu sitenizinden faydalanabilecek ve memnunlukla takip edecek dostlar var acaba onlara da izninizle adresinizi iletebilirmiyim ?



Sevgiler ve tüm bu güzel şeylerin devamını getirmeniz dileyiğle



Fügen Evren, 13 Şubat 2008 Çarşamba


------------------------------------


Sevgili Aydın Ağabey;



Çok güzel bir site olmuş.Ellerinize sağlık ve teşekkürler. Saygılar.



Ahmet Dikencik, 13 Şubat 2008 Çarşamba


----------------------------------



Aydın Beycigim ,



bir ara sakin bir zamanda fırsat bulup okumak o güzel anlatımız esliginde kahvemi yudumlarken sizinle beraber gecmiste yolculuk yapmak isterim. Simdiden elinize, yureginize ve super hafızanıza saglık. Sevgilerimle



Özlem Şenkoyuncu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------


Sevgili Aydın beyciğim merhaba.



Anılara yolculuk'ta İstanbul'un o eski günlerini sanki yeniden yaşıyormuş gibi keyif aldım. Biliyorsun ben GS lı değilim. 1970 Maçka mezunuyum. O yıllarda İstanbul bir başkaydı.



Geçen sene Sirkeci'deki Orient ekspres'te yaptığımız Eski dostlar yemeğine Yenikapıdan Sirkeciye yürüyerek gelmiştik.Bu yürüyüşten büyük keyif almıştım. Eski günleri ya'dederek beraberce yürümüş ve eski günleri anımsamıştık.



Anılara yolculuk için teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.



Harun Masatoğlu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------------


Aydin bey,



henuz tamamini okuyamadim ama okudugum bolumler ve fotograflar cok guzeldi.Elinize saglik. Selamlar



Sevgül Alper, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------


Ellerine saglik çok guzel olmus



Ali Meriçboyu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


---------------------------------



Ben de Aydın abimiz nerelere kayboldu diyordum. meğer yoğun bir çalışma içindeymiş. Blog'unuzu inceledim, çok beğendim. Yorum bile yazdım. Hayırlı olsun blogunuz.



Çok güzel olmuş. Ellerinize, emeğinize sağlık. Ben de sizden gelen mailleri güzelce derleyip, bir directory açıp saklamaya çalışıyordum. Ama böylesi çok daha güzel oldu ve size çok yakıştı. Sevgiler,



Yelda Dürüşken, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------



Merhaba Aydin bey,



Dun sayfaniza hizli bir bakis attim, simdi biraz daha bakacagim. Cok guzel olmus ellerinize saglik



Oldukca emek harcamissiniz. Harika gorunuyor



Sevil İnci Cankurt, 15 Şubat 2008 Cuma


---------------------------



Nefis bir arşiv..paylaştığınız için teşekkürler..Saygılar..



Ayfer Çırak, 15 Şubat 2008 Cuma


----------------------------------



Sevgili Ataberklerimiz Bu kadar güzel resimleri bulmak eskiyi bizlere yaşatmak breh breh (Bu aferin demektir.)Ben torunlarla Erim babamla meşgul olduğu için of günümde temiz bir nefes oldu.Her ikinizide öpüyoruz ilk fırsatta buluşmak dileğiyle. Nur. Erim dede(artık amca değil.)



Nursal Tarhan, 15 Şubat 2008 Cuma


------------------------------


Ozenle hazirlanmis bir blog...Teknik olarak kusursuz..Her sayfasini dikkatle okumak gerek...Hazirlayanin eline saglik...



Yorumkar, 12 Şubat 2008


--------------------------------------


Aydın Ataberk'in eseri, beni de çok etkiledi.


Ahmet Kuzucu, 26 Subat 2008 salı