Okul günlerimiz, gençlik yıllarındaki anılarımız ...

Merhaba, yazılarımı paylaşabilirsiniz, sonuçta paylaşmak için yazıldılar... Ancak lütfen emeğe saygı gösterin, isimsiz kullanılmalarına müsade etmeyin.

İlginize teşekkür ederim.


Bursa'da bir sanat şöleni - Nisan 2011

Bursa Galatasaray Liseliler Derneği'nin Nisan ayı toplantısı, 7 Nisan 2011 perşembe akşamı, saat 19.30'dan itibaren, Gönlüferah Otelinin giriş katındaki Seraser salonunda yapıldı.


Nisan yemeğine rekor bir katılım oldu; 6 ayrı kentten 86 kişi katıldı. Galatasaraylılar, eşleri, çocukları, konukları Bursa'da bir araya geldi.

İstanbul'dan:
Ajda Ahu Giray (GSL 130)
Kenan Çizer Erçel (GSL 101-105)
Pınar - Aydıncan Ataberk (GSL 129)
Sumru Tuncer (GSL 120)
Reyhan - Metin Yazıcı (1958 mezunu)
Gönül - Atilla Sümer (1957 mezunu)
Burcu Akın Çört - Çağlar Çört (GSL 129)

Cunda'dan:
Ayşe Öktener (Egeli Galatasaraylılar Birliği Başkanı, 109cu dönem)
Atilla Darmar (Egeli Galatasaraylılar Birliği 2ci Başkanı, 92ci dönem)

Edirne'den:
Yasemin Özen Polat, konuğu Gözde Özalp

Eskişehir'den:
Berra - Aykut Herekman (1957 mezunu)

Burhaniye'den:
Muammer Okumuş (GSL 96)

Bursa'dan:
Bilge - Lami Yağcılarlıoğlu (Bosch İnsan Kaynakları Direktörü)
Şenay - Erkan Özeray; (130 devresinden - GSL 1998 - Bahar Özeray'ın anne ve babası)
Semih Erdem Özgen (Vedat Ay'ın konuğu)
Azra ve Batu Martin (Ercan Köne'nin konukları)

ve

Aydın Ataberk, H. Murat Toplu, Vedat Ay, Cenk Sermet, Özgür Şendoğan, Selahattin Özel, Ergün Yenigün, Emin - Dilek Cingil, Bingül - Süleyman Çimen, kızları Begüm, Ümit Arslan (GSL 133), Eren - Murat Eyüpoğlu (GSL 122), Gönenç - Cüneyt Topçular (122), Selen - Halil Akgül, Fügen - Serhat Çelikyılmaz (GSL 105), Yavuz Bora Özer, Ercan Köne, Gönül - Mete Savacı, Tufan Kaleli, Senem - Tansel Yıldırım (GSL 128), Kerem Kırayoğlu (GSL 128), Zeynep - Onur Erginer (GSL 131), Birsen - Mustafa Öztürk, Memduh Gökçen, Doğan Yılmazipek, Erol Özer ve eşi, Elif - Ömer Çağatay, Mehtap Baran Kaya - Serhat Kaya, İbrahim Hızalan, Sevgen - Kemal Başaranoğlu, kızları Burçak Bilge (3,5 aylık), Özge Erin (GSL 136), Murat Güven (GSL 129), Sinan Aksel, Buse - Tonguç Altan (GSL 129), Murat Güzel (GSL 137), Üner - Erkut Varal, Çağnam - Can Erkmen, İsmail Rodoplu, Halim Akbaş, Arsevi - Aykut Birol, Mesut Gencer, Filiz Özen Çiftçi Nisan yemeğinde bir araya geldiler.

Geceye katılanların "yaş yelpazesi"de oldukça genişti.


En küçük Galatasaraylı, Sevgen - Kemal Başaranoğlu çiftinin 3,5 aylık kızları Burçak Bilge'ydi.


En kıdemli katılımcı ise, Derneğimizin ilk başkanı (1975 - 1980 dönemi Başkanı), 1950 mezunu Doğan Yılmazipek ağabeyimizdi. Doğan ağabeyimiz, her zaman olduğu gibi çok şıktı. Sarı kırmızı kravatı, Galatasaray rozeti, yüzündeki gülümsemesi herkesin içini ısıtıyordu.


7 Nisan 2011 akşamı düzenlenen yemeğimiz için, besteci ve yorumcu Ajda Ahu Giray (GSL 130), Galatasaraylı ressamlarımızdan Kenan Çizer Erçel (GSL 101-105), Egeli Galatasaraylılar Birliği Başkanı Ayşe Öktener (GSL 109) İstanbul'dan ve Egeli Galatasaraylılar Birliği İkinci Başkanı ve Amicale de Galatasaray İkinci Başkanı Atilla Darmar (GSL 92) Cunda'dan Bursa'ya gelmişlerdi.

Ayşe Ahu Giray'ın bu akşamın konuğu olarak davet edilmesinin birçok nedeni vardı.

Öncelikle, Ajda, değerli bir sanatçı, yorumcu ve besteciydi. Yemeğin ikinci bölümünde vereceği konserde, dinleyiciler bunu kendileri de onaylayacaklar; ayakta alkışlayacaklar ve yanına gelerek, teşekkür edeceklerdi.

İkinci neden daha başkaydı. Bugüne kadar, Bursa GSL yemeklerine, iş, sanat, eğitim ve siyaset dünyasından tanınmış Galatasaraylı ağabeyler, duayenler davet edilmişti. Oysa, Galatasaray'da "genç değerler" de vardı. Ajda Ahu Giray 130 devresiydi. Bir anlamda, bu yemekte, genç Galatasaraylı değerlerin bir temsilcisiydi.

Üçüncü neden ise daha anlamlıydı. Bugüne kadar Bursa GSL Derneği yemeklerine davet edilenler hep "erkek"ti. Oysa, 106cı devreden itibaren, artık "Galatasaraylı kız kardeşlerimiz" de bizlerle birlikteydi. Ajda, Galatasaraylı kız kardeşlerimizden biriydi.


Ajda Ahu Giray, öğlen saatlerinde Bursa'ya gelmiş, Aydın Ataberk tarafından karşılanmıştı. Bursa'ya gelinir de hiç kebap yenmez mi? Garaj semtindeki Uludağ Kebapçısına gelince, Ajda, döner bıçağını alarak, ocağın başına geçiverdi. Ustalar, yeni meslekdaşlarına çok ilgi gösterdiler. Hepsinin yüzü gülüyordu.


Kebabın bütün lezzetine karşın dikkatli olmak gerekiyordu. Akşama konser vardı. Ama, bu kokuya da dayanılmaz ki!


Ajda Ahu Giray'ın, Bursa'daki ikinci durağı, Bursa'da fransızca yayın yapan ilk ve tek radyo istasyonu olan Radyo Park'tı. Sanatçı, Radyo Park'ta heyecanla bekleniyordu. Önce,dergi için, fotoğraflar çekildi. Sonra program yapımcıları ve sunucuları Caroline Erdoğan, Sultan Gaelle, Ersen Yelkenkaya ve Radyo Park Genel Yayın Yönetmeni Murat Günay tarafından karşılandı. "Bir sanatçı" Medya Park'ı ziyarete gelmişti. Radyo röportajı çok akıcı geçti, 15 dakika fazlasıyla yetmişti.


Ajda Ahu Giray, kendi bestelerinden oluşan birkaç şarkıyı, Radyo Park Genel Yayın Yönetmeni Murat Günay'a armağan etti. Daha saatler 16.00'yı göstermeden, Ajda'nın besteleri, Radyo Park'ta "dönmeye" başlamıştı.


Bu sırada, Gönlüferah Otelinin Seraser salonunda yoğun bir faaliyet sürüyor, akşama beklenen 90 konuk için, masalar titizlikle hazırlanıyordu. Galatasaray bayrakları asılmış, masalara bahar kokulu "beyaz" çiçekler yerleştirilmişti.


Koktely bölümünde, ressam Kenan Çizer Erçel, Galatasaraylılar için, suluboya tablolarından oluşan özel bir sergi düzenlemişti. Gelen her konuğu karşıladı. Tabloları hakkında bilgi verdi.


Memduh Gökçen ağabeyimiz, arkadaşı Doğan Yılmazipek ağabeyimizin ısrarlarına dayanamamış; o da yemeğe katılmak üzere gelmişti. Çok mutluydu. Suluboya resim sergisini, büyük bir dikkatle gezdi. "Galatasaray Lisesinin parke taşlı giriş yolu"nu gösteren resmi, hemen satın aldı.


Toplantının başlangıcında, Aydın Ataberk, açılış konuşması için kürsüye geldi; çeşitli şehirlerden gelen konuklarına ve Bursa GSL Derneği'ne "Hoşgeldiniz" dedi.

Bu gece için, dört ayrı mesaj gönderilmişti. Bu mesajları, konuklarıyla paylaştı.

İlk mesaj, Galatasaraylılar Derneği Başkanı Tefik Bilge'den geliyordu:
--------------------------------------------------------------------------------
----- Original Message -----
From: Tevfik Bilge
To: Aydin Ataberk
Sent: Tuesday, March 29, 2011 9:04 AM
Subject: Re: Bursa GSL Derneği yemeğine davet

Degerli agabeyim,

Nazik davetiniz icin cok tesekkur ederim. Bu guzel gecede sizinle birlikte olmayi inanin cok isterim. Ancak persembe gunlerinin dernek yonetim kurulumuzun toplanti gunune denk gelmesi ve de ozellikle onumuzdeki 2 ay icin gercekten cok yogun bir programin bizi bekliyor olmasi nedenleriyle, 7 nisan aksami uzulerek sizlerle birlikte olamayacagimi bildirmek isterim.

Lutfen beni bu seferlik affedin.

En kisa surede, gipta ile izledigim aylilk toplantilarinizin birinde yaninizda olmayi umit ediyorum.

En derin sevgi ve saygilarimla.

Tevfik Bilge (111-112)
--------------------------------------------------------------------------------
İkinci mesaj Ankara'dan geliyordu. Galatasaraylılar Birliği Başkanı Kamer Rodoplu göndermişti:
--------------------------------------------------------------------------------
----- Original Message -----
From: Kamer Rodoplu
To: Aydin Ataberk
Cc: eturkay@turk.net
Sent: Tuesday, March 29, 2011 9:57 AM
Subject: Re: Bursa GSL Derneği yemeğine davet

Çok Değerli Aydın Ağabeyim,
Sevgili Başkanım,

Eşimle birlikte, çok arzu etmemize rağmen, aynı tarihte Antalya'da yapılacak olan ve çok önceden belirlenmiş bir toplantıya katılmam gerektiği için, maalesef bu sefer sizlerle olamayacağız. Ancak, eğer uygun görürseniz, Mayıs veya Haziran aylarındaki toplantılarınızdan birine muhakkak katılmayı düşünüyoruz.

Sevgili Ağabeyim,

Bildiğinizi tahmin ediyorum; ama, yine de söylemeden geçemeyeceğim. Ben Bursa'lıyım. Eşim de Eskişehir doğumlu olmasına karşın, uzun yıllar Bursa'da yaşamış olduğu için, kendisini Bursa'lı addediyor. Bu nedenle Bursa Derneğimizin toplantısına katılmak bizim için ayrı bir değer taşıyor. Bir not daha. Ben Bursa Derneğimizin önceki başkanlarından Ergun Türkay'ın dönem (109) arkadaşıyım.

En derin sevgi ve saygılarımla,

Kamer Rodoplu
--------------------------------------------------------------------------------
Bir diğer mesaj, Can Kıraç (1946) ağabeyimizin imzasını taşıyordu:
--------------------------------------------------------------------------------
----- Original Message -----
From: "Can Kıraç"
To: "Aydin Ataberk"
Sent: Wednesday, March 30, 2011 5:40 PM
Subject: Ynt: Bursa GSL Derneği yemeğine davet

Kıymetli Başkanım,

Maalesef 7 Nisan'da Bursa'ya gelemiyoruz. Bütün GS'li dostları sevgilerimizle kucaklıyoruz.

Aslı, Can Kıraç.
--------------------------------------------------------------------------------
Bursa GSL Derneği üyesi, Galatasaray Eğitim Vakfı Başkan Yardımcısı, TÜSİAD üyesi ve SÜTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz da mesaj göndermişti:
--------------------------------------------------------------------------------
----- Original Message -----
From: Muharrem YILMAZ
To: Aydin Ataberk
Sent: Wednesday, April 06, 2011 9:41 PM
Subject: YNT: Bursa GSL Derneği yemeği

Sevgili Başkanım,

Dönemin bu son yemeğine katılabilmeyi çok arzu ederdim. Ben de sizleri çok özledim.

Ancak maalesef 8 Nisan Cuma sabahı bir Amerika seyahatim var.

Şahsınızda bütün arkadaşlara en içten saygı ve sevgilerimi sunuyor, iyi eğlenceler, mutluluklar diliyorum.

Saygılarımla,

Muharrem Yılmaz
--------------------------------------------------------------------------------

Erhan Keleşoğlu ağabeyimiz Niğde'den, Hüsnü Yazıcılar ağabeyimiz, Ergun Hadi Türkay kardeşimiz de Bursa'dan telefonla arayarak, geceye katılanlara sevgilerini göndermişlerdi.

Aydın Ataberk, sözlerine devamla, camia'dan haberler verdi:
- 12 Mart'ta, Galatasaraylılar Derneği Başkanlığına Tefik Bilge seçildi;
- 20 Mart'ta, Kamer Rodoplu, Galatasaraylılar Birliği Başkanlığına seçildi;
- 15 Mart'ta, Mahmut Değer, Amicale de Galatasaray Başkanlığına yeniden seçildi;
- 19 Mart'ta, Antalya Galatasaray Liseliler Derneği, aylık yemeklerini düzenledi; Fuat Diriker ağabeyimizi ağırladı;
- 6 Nisan'da, Galatasaray Spor Kulübü, Olağanüstü Genel Kurul tarihini, 14 Mayıs olarak açıkladı.

Geçtiğimiz ay, Bursa GSL Derneği'nde yaşananları özetledi:

- Özhan Canaydın ağabeyimizi, vefatının birinci yıldönümünde (22 Mart 2010), İstanbul'da Canaydın parkında, Bursa'da Biesseci fabrikasında ve mezarı başında andık.
- Ressam Kenan Çizer Erçel, 21-26 Mart arasında, Bursa Tayyare Kültür Merkezinde, suluboya resim sergisi açtı.
- Abdullah Dayı ağabeyimiz, geçirdiği bir ameliyat sonrasında, bazı komplikasyonlarla karşılaştı. Kendisine acil şifalar diliyoruz.

Yakın gelecekte yaşanacakları hatırlattı:
- 9 Nisan cumartesi günü, Galatasaraylı Abla ve Ağabeyler Grubu, Gümüşsuyu Topaz Restaurant'da bir öğle yemeği düzenliyor.
- 9 Nisan'da, Cemiyette sabah kahvaltları başlıyor.
- Galatasaraylılar Derneği Sultani Turnuva düzenledi.

Galatasaray Topluluğu İşbirliği Kurulu ofis sekreteri Pınar Kişmir hanımın özverili çabalarıyla, toplantıdan bir gün önce, kargo ile ulaştırılan 40 adet "Forum" kitapçığı "Galatasaray'da iletişim nasıl olmalıdır?", katılımcılara dağıtıldı.

Zeynep Erginer'in de bir armağanı vardı. 11-17 Nisan tarihlerinde, Bursa Tüyap'ta gerçekleştirilecek olan "Bursa 7ci Otomobil, Ticari Araçlar, Motosiklet, Bisiklet ve Aksesuarları Fuarı" için, bir gün önceden bilgi aldığı katılımcı sayısı kadar, 84 adet davetiye getirmişti. Katılanların önemli bir bölümünün otomotiv sektöründe olduğu bu gecede, fuar davetiyeleri çok ilgi gördü.


Aydın Ataberk, uzun bir süredir aramızda göremediğimiz ve özlediğimiz Memduh Gökçen ağabeyi mikrofona davet etti. Memduh ağabeyimiz 1954 devresindendi. Böyle bir geceye yeniden katılmış olmaktan çok mutluydu. Memduh ağabeyin okul anıları ilgi ile dinlendi.


Aydın Ataberk'in, toplantıdaki en genç Galatasaraylı 3,5 aylık Burçak Bilge'ye bir armağanı vardı. Ona birlikte büyüyecekleri, bir çam fidanı armağan etti. Nisan ayı geldiği için, çam fidanı, açık yeşil filizler vermeye başlamıştı. Burçak Bilge'ye uzun ve sağlıklı bir yaşam diledi.


Ressam Kenan Çizer Erçel de, Galatasaraylılarla birlikte bulunmaktan çok mutluydu.

Duygularını şu sözlerle ifade etti:


" Sevgili ağabeyim Aydın Ataberk

Candan teşvik ve desteklerinle katıldığım bu güzel gecede çok değerli ağabeylerimle tanışmak fırsatını buldum. Camia ruhunu Bursa'da yaşamak çok güzeldi.

Sonsuz teşekkürlerimle.

Ressam Kenan Çizer Erçel "


Aydın Ataberk, ressam Kenan Çizer Erçel'e, Bursa GSL Derneği adına teşekkür belgesi ile Orhaneli'ndeki Galatasaraylılar ormanına adına bir adet fidan dikildiğini belgeleyen bir sertifika verdi.


Söz sırası Egeli Galatasaraylılar Birliği Başkanı Ayşe Öktener'deydi. Ayşe Öktener, bütün katılanları, 16 Temmuz'da yapılacak Cunda Pilavına davet etti.

Egeli Galatasaraylılar Birliğinden haber almak ve bu haberleşme grubuna üye olmak için, kendisine (ayseoktener@superonline.com) ya da moderatör Tuncer Akyürek'e (tuncer.akyurek@rfi.fr) bir mesaj gönderilmesinin yeterli olacağını söyledi.

Duygularını aşağıdaki satırlarla ifade etti:


" Şeref duydum, kıskandım.

İstanbul dışında böyle kalabalık bir GS topluluğu zannederim sadece Bursa'da oluyor. Enerjilerinizin ve başarılarınızın devamını yürekten diliyorum. Biz EGE'li Galatasaraylılar sizin izinizde, Etkinliklerimizde, tüm Bursalı GS'lıları da aramızda görmekten büyük mutluluk duyacağız.

EG GSL Birlik adına
Ayşe Öktener "


Ayşe Öktener, Bursa GSL yemeğine ikinci defa katılıyordu. Artık Bursalı sayılırdı. Aydın Ataberk, Ayşe Öktener'e, Bursa Galatasaray Liseliler Derneği'nin bir masa bayrağını armağan etti.


Şimdi sıra, Egeli Galatasaraylılar Birliği ve Amicale de Galatasaray İkinci Başkanı Atilla Darmar ağabeydeydi. Atilla ağabey 92 devresiydi. 1960'ta mezun olmuştu.

Duygularını şöyle aktardı:


" Sevgili Aydın kardeşim, Sayın Başkan,

Veni - Vidi - Sevindim. Sezar dahi, bu kadar samimi, bu kadar hoş bir ortam bulamamıştır.

Artık Bursa yemeklerine daha sık geleceğim, sevgili arkadaşlarımı, kardeş ve ağabeylerimi daha sık görmek fırsatını elde edeceğim.

Çok çok teşekkürlerimle. Bursalı GS Derneği'ne "Longue Vie"

Atilla Darmar "


Atilla Darmar, yurtdışında yalnız Galatasaray'ı değil, Türkiye'yi de temsil ediyordu. Aydın Ataberk, Atilla Darmar ağabeye, Galatasaraylılar Ormanına adına bir fidan dikildiğini belgeleyen sertifika verdi ve 24 ayar altın bir rozet armağan etti. Rozette, Galatasaray, Atatürk ve Türk Bayrağı birlikte bir kompozisyon oluşturmuşlardı.


Sumru Tuncer (GSL 120), İstanbul'da Garanti Bankasında çalışıyordu. Ne zamandan beri Bursa yemeklerine katılmak istiyordu. Artık bu geceyi kaçıramazdı. Koşup gelmişti.


Konuklar arasında, kendilerini hiç yabancı hissetmeyen bir çift vardı. Şenay ve Erkan Özeray'ın kızları Bahar, Ajda Ahu Giray'ın devre arkadaşıydı. Bahar, yoğun işleri nedeniyle İstanbul'dan gelememişti. Anne ve babasına bu geceye katılmalarını rica etmişti. Telefonla, sevgilerini gönderdi.


Bahar'ın babası Erkan Özeray, aslında, çok koyu bir Galatasaraylı olduğunu söyledi. Böyle bir geceye katılmış olmaktan dolayı çok mutluydu. Kızıyla ve Galatasaraylılarla grurur duyuyordu.


Aykut Herekman ağabey, geceye, eşi Berra hanımla birlikte, Eskişehir'den katılıyordu. 1957 mezunuydu. Salondaki en kıdemli ağabeylerden biriydi. Bursa GSL Derneği gecesine birlikte katılabilmek için, arkadaşlarına çağrı yapmış; 1957 mezunu Atilla Sümer ağabey, eşi Gönül hanımla, 1958 mezunu Metin Yazıcı ağabey, eşi Reyhan hanımla İstanbul'dan gelerek, Aykut ağabeyle buluşmuşlardı.


Muammer Okumuş ağabey (GSL 96), öğleye doğru Burhaniye'den yola çıkmıştı. Bursa'daki devre arkadaşlarını görmek istiyordu. Erkut Varal ağabeyle aynı masayı paylaştılar. Muammer ağabeyin, konser boyunca, bütün şarkılara mırıldanarak eşlik etmesi, duygulanması gözlerden kaçmadı.


Burcu Akın Çört ve Çağlar Çört, 129 devresiydiler. Bursa GSL Derneği gecesine katılabilmek için, 17.30'da Yenikapı'dan hızlı feribota binmişler, 19.00'da Güzelyalı'ya gelmişlerdi. Cuma sabahı, 07.30 feribotuyla erkenden İstanbul'a geri döneceklerdi. 129 devresi arkadaşları, 10 kişilik bir masada toplanmışlardı.


İsmail Rodoplu da söz alarak, "Engelliler Evi"nin dekorasyonu amaçlı düzeledikleri konser hakkında bilgi verdi. Konserde, Burhan Öçal, Tuluğ Tırpan ve Atilla Aldemir'den kurulu "Paganini Trio" müzikseverlerle buluşacaktı. Daha sözlerini bitirmeden, bilet paraları önünde birikmeye başladı. İsmail Rodoplu'nun, kasa yerine kullandığı bir karton kutu, dolmaya başlamıştı.


Bütün bu konuşmalar sırasında, giriş tabaklarındaki mezelerle açlık giderilmiş, ravioli tabakları boşalmış, bakır sahanlarda ikram edilen patlıcan ezme yatağındaki kuzu tandırlar da afiyetle yenmişti. Salondakiler artık, Ajda Ahu Giray'ın konserini dinlemeye hazırdı.

Besteci ve yorumcu, tiyatro ve müzikal sanatçısı, Galatasaray Lisesi 130 devresi (1990-1998), Ecole Nationale de Musique de Villeurbanne şan bölümü mezunu, 582 Ajda Ahu Giray, 7 Nisan 2011 perşembe akşamı düzenlenen yemekte, Bursa Galatasaray Liseliler Derneği ile birlikteydi.


Ajda Ahu Giray, bu akşam bir "ilk"i yaşayacaktı. Bugüne kadar verdiği konserlerde, müzisyenler ona eşlik etmiş, o yalnız mikrofondan şarkılarını söylemişti. Oysa Bursa'da, hem piyanoyu kendi çalacak, hem de şarkılarını söyleyecekti. Üstelik elektronik piyanonun "tuşe"si de biraz değişikti. Önündeki nota sehpası da, dört yaprağı aynı anda görecek şekilde değildi. Hem çalmak, hem sayfaları değiştirmek, hem de önünde sabit duran mikrofondan söylemek hiç kolay olmayacaktı.


Notalar, piyanodan dökülmeye başladığında, salonda nefesler tutulmuştu. O gece, Ajda için, özel bir sahne düzeni yaratılmıştı. U masanın açık ucunun tam karşısına, bir platform hazırlanmış, üzeri kırmızı halı ile kaplanmıştı. Salonun her köşesine, büyük hoparlörler yerleştirilmişti. Bir müzik teknisyeni ise, sürekli nöbetteydi. Arka fonda ise, Bursa Galatasaray Liseliler Derneği bayrakları, Türk bayrağı vardı. Atatürk de onu izliyordu.


Ajda Ahu Giray'ın sesinden, bütün salon etkilenmişti. Şarkılar peşpeşe akıyordu. Herkes, sanki büyülenmişti.

Dis, quand reviendras-tu (Barbara)

Non, je ne regrette rien (Piaf)

L' accordéoniste (Piaf)

La vie en rose (Piaf)

Rimes (Nougaro)

Les moulins de mon coeur (M. Legrand)

Hey yıllar (Leman Sam)

Mazi kalbimde bir yaradır (Eski bir tango)

Irénée (Paris Combo)


Programın bir bölümünde Ajda kendi bestelerini seslendirmeye başladı. "La vagabonde" şarkısını söylerken, saçındaki toka da, aksesuarı tamamlıyordu.

La vagabonde

Le chant des hommes

La théiere

Je suis la femme de ta vie

La paresseuse


Küçük hayranı, Batu Martin, Ajda'yı en ön sıralardan izliyordu. Tek notayı kaçırmıyor, gözlerini ondan ayırmıyordu. Fransızca olan sözlerini anlasa "Je suis la femme de ta vie" şarkısının kendi için bestelenmiş olduğunu düşünebilirdi.


İlerleyen dakikalarda, Ajda, elektronik piyano ile uyumu sağlamış, parmakları, tuşların üzerinde uçarcasına dansetmeye başlamıştı.


Parçaların ritmi, programın sonlarına doğru iyice artmaya başlamıştı. Salonda, notalar, dalga dalga yayılıyor, katılanlar, özellikle "La boheme" şarkısına, yüksek sesle eşlik ediyordu.

La Boheme (Aznavour)

La foule (Piaf)

Padam (Piaf)


Konuklardan bazıları, cep telefonları ile konseri kaydetme gayreti içindeydiler. Böyle bir gece, mutlaka kayıt altına alınmalıydı. Memduh Gökçen ağabey de, eşini getirmediğine çok pişman olmuştu. Programın ilk dakikasından, son dakikasına kadar, cep telefonundan eşine konserin tamamını dinletmişti.


Böylesine romantik ve olağanüstü büyülü bir gecede, genç çiftlerin de duygusal anlar yaşamaları çok doğaldı.


Ajda Giray, son selamını verdiğinde, salondan büyük bir alkış yükseldi. Herkes ayakta alkışlıyordu.


Genç hayranı Batu da, elleri havada alkışlayanlar arasındaydı.


Gönlüferah Otelinin de sanatçıya bir sürprizi vardı. O gece için özel bir pasta hazırlanmıştı. Ajda, uzun bıçağı alarak, alevler içindeki pastayı ortadan kesti.


Programının sonunda, Aydın Ataberk, gecenin onur konuğu Ajda Ahu Giray'a, Bursa GSL Derneği adına teşekkür belgesi ile Orhaneli'ndeki Galatasaraylılar ormanına adına bir adet fidan dikildiğini belgeleyen sertifikayı verdi.

131 devresinden Onur Erginer de, yakın devre arkadaşına, Bursa Galatasaray Liseliler Derneği adına, sarı kırmızı çiçeklerden oluşan bir buket takdim etti.


Ajda, çok duygulanmıştı. Tekrar mikrofona geldi. Kendisini dinlemek için, İstanbul'dan, Eskişehir'den, Cunda'dan, Burhaniye'den, Edirne'den, Bursa'dan gelen herkese, içtenlikle teşekkür etti.

Duygularını şu sözlerle aktardı:


" Çok değerli Aydın Ataberk ağabeyim,

Telefondaki daha ilk görüşmemizde, bu akşam için beni davet ettiğiniz konuşmamızda, sizin bu yemek için duyduğunuz heyecanınızı, coşkunuzu hissettim. Ben de bu akşam için, o zamandan beri heyecanlı ve mutluyum. İnanın. Bir kere daha, herşey için teşekkür ediyorum. Sizi tanımaktan, burada olmaktan çok büyük onur duydum. Bursa Galatasaraylılar Derneği böyle değerli bir başkana sahip olduğu için çok şanslı.

En içten saygılarımla

Ajda Ahu Giray "

Saatler su gibi akıp geçmiş, toplantının sonu yaklaşmıştı. Bursa Galatasaray Liseliler Derneği'nin bir yemeği daha sona ermiş; yavaş, yavaş anılarda yerini almaya başlamıştı.

Ver elini Amasya - Mart 2011

Ülkemiz o kadar güzel ki!

Her yerini karış, karış gezmek, görmek istiyoruz.

Mart'ın son hafta sonunun güzel olacağı müjdesini aldık. Ne de olsa, artık, yavaş, yavaş bahar geliyor. Hava zaman, zaman kapalı olsa da, artık, güneş gülen gözlerini göstermeye başlayacak.

2008 yazında, Samsun'dan Hopa'ya kadar bütün Karadeniz sahilini gezmiş; ertesi yıl, yeniden Artvin'e kadar uzanmıştık.

Yoğun geçen bir haftadan sonra, 25 Mart cuma akşamı, İstanbul'dan yola çıkıyoruz. Bu sefer hedefimiz "Şehzadeler şehri" Amasya.

Sabahın ilk ışıkları Osmancık'ta içimizi ısıtıyor. Yolculuğumuz, Amasya'ya kadar 10 saat sürüyor.

26 Mart cuma sabahı, saatler 9'u biraz geçerken, Amasya girişinde bizi laleler karşılıyor.


Amasya, serhatlar şehri. Nüfusu 365.000. Denizden yüksekiliği 300 metre civarında. Harşena Dağı eteklerinde, Yeşilırmak vadisi üzerinde kurulu.

İnanılır gibi değil; 12 ayrı medeniyet bu bölgede yaşamış. 7 bin yılın üzerindeki tarihi geçmişi Kalkolitik çağa kadar dayanıyor. Hititler, Frigler, Kimmerler, İskitler, Persler Amasya'da iz bırakmış. Helenistik çağda, Makedonya Krallığının egemenliğine girmiş. Romalılardan sonra, Selçuklu dönemi başlıyor. Osmanlı birliğini sağlamaya çalışan Çelebi Sultan Mehmet ise, Amasya'yı kendine merkez edinmiş.

Hermes'in Amasya kentinin kurucu tanrısı olduğu kabul ediliyor. Hitit belgelerine göre, Amasya'nın bilinen ilk adının Hakmiş olduğu sanılıyor. Mitridates Krallığı dönemindeki adı "Amesseia" (Ana Tanrıça Ma'nın şehri). Roma döneminde isim fazla değişikliğe uğramamış: AMACIAC (Amasia). Danişmendliler ise, Amasiyye demiş.


Yeşilırmak kenarındaki "Yalıboyu evleri" gözümüze ilk çarpanlardan. Konutların ikinci katları dışarı taşkın. Cumbalı. İç mekanlarında genişleme amaçlanmış olmalı. Konutlar, tarihi sur duvarı üzerine yapılmış. Altlarındaki desteklere "eliböğründe" deniyor. Ne kadar yaratıcı değil mi? Yalıboyu evleri, Osmanlı evinin bütün özelliklerini bünyesinde taşıyor: ocak, şerbetlik, yüklük (gömme dolap), raf, sedir, avlu, su kuyusu gibi bölümleri var.


Biraz dolaşmaya çıkıyoruz. Şehir, Yeşilırmak'ın iki kenarına konuşlanmış. Tam nehrin kenarındaki yola "Yalıboyu" deniyor. Onun biraz üzerinde, paralel olarak giden çarşı caddesi ise, daha işlek. Biz, her ikisinin arasındaki dar sokaklara dalıyoruz.

İlk hissettiklerimiz, inanılmaz bir sakinlik ve huzur. Büyük şehirlerinin kargaşasından çok uzak. Düzenli. Günlerden cumartesi, saatler de öğlene yakın olmasına rağmen, sanki şehir daha uyanmamış. Oysa, öyle değil.


Çarşıda karşılaştığımız Amasyalılara selam veriyoruz. Onlar da başlarıyla karşılık veriyorlar. Bir ara sokakta, güneş gören kaldırıma sıralanmış insanlar gözmümüze çarpıyor. İzin alıp, görüntülüyoruz.


Yolumuzun üzerinde tarihi Bedesten var. Bedesten binası, Kara Mustafa Paşa Külliyesi dahilindeki en önemli tesislerden. Merzifon'un Osmanlı iktisadi tarihindeki önemini vurguluyor.

Merzifon bedesteni, günümüze kadar gelirken çok yıpranmış. Bir müddet Merzifon Dokumacılar Kooperatifi tarafından dokuma atölyesi olarak kullanılmış.

2006 yılında başlatılan çalışmalarla aslına uygun olarak restore edilmiş. Osmanlı bedestenleri içerisinde "orta büyüklükte". Dokuz kubbeli.


Gümüşlü Camii, Amasya'da bulunan ilk Osmanlı dönemi eseri olduğu için, ayrı bir önem taşıyor. Taceddin Mahmut Çelebi tarafından 1326 yılında yaptırılmış. Kesme kare taştan. Kare planlı. Ahşap kubbe, kiremit örtü ile kapatılmış.


Bütün gezimiz sırasında "Amasya Kalesi" bize yukarıdan bakıyor. Kale, Yeşilırmak'ın kuzeyinde bulunan Harşene Dağı'nın dik kayalıkları üzerinde. Timur'dan kaçan Osmanlı Şehzadesi I. Mehmet Çelebi, bu kaleye sığınmış. Kalenin dört kapısına, "Belkıs" , "Saray" , "Maydanos" ve "Meydan" adı verilmiş.

Kale, Pers, Roma, Pontus ve Bizans hakimiyetlerinde, defalarca saldırılarla karşı karşıya kalmış. Yüzyıllar içinde yıkılmış; tekrar, tekrar inşa edilmiş. 1075'te Türklerin Amasya'yı fethetmesiyle birlikte önemli onarım görmüş.

M.Ö. 3cü yüzyıla ait merdivenli bir yeraltı yolu var. Amasya Kalesi'nin kurulduğu kaya kütlesi, denizden 700 m, Yeşilırmak'tan ise, 300 m yükseklikte.


Kalenin güney eteğinde, Osmanlılar tarafından kullanılmış olan "Kızlar Sarayı"na ait kalıntılar var. Bugün burada hizmet veren Cafe'den, bütün Amasya'yı kuşbakışı seyrediyoruz.


Yamaçlarda, yerden 20-25 metre yükseklikte, düz bir duvar halinde, kalker kayalara oyulmuş, irili ufaklı, 23 adet kaya mezarı bulunuyor. Bunlar M.Ö. 3cü yüzyıla, Helenistik döneme ait. En büyük mağaranın yüksekliği 15 m, genişliği 8 m, derinliği 6 m. Mitridat Krallığı zamanında, krallar adına yapılmış anıt mezarlar. Yeşilırmak vadisi, "Krallar Vadisi" olarak da anılıyor.

Kralkaya Mezarları, tarihin kargaşalı dönemlerinde hapishane ve cezalandırma mekanı olarak da kullanılmış.


Yelişırmak, şehrin tam ortasından geçiyor. Amasya, 7 bin yılın üzerindeki tarihi boyunca krallık başkentliği yapmış, bilim adamları, sanatkarlar, şairler yetiştirmiş, şehzadelerin eğitim gördüğü bir belde olmuş.

Dünyanın en güzel misket elması, kirazı, şeftalisi ve bamyasının üretildiği, tarih ve doğanın birlikte olduğu, bu ilginç antik kenti, çok seviyoruz.


Kurtuluş savaşının başlangıç temelleri de Amasya'da atılmış. Mustafa Kemal Atatürk, "Cumhuriyete giden yolda hazırladığı ilk yazılı belge" olan Amasya Tamimi'ni Saraydüzü Kışlası'nında kaleme almış.


Atatürk, 19 Mayıs'ta Samsun'a adım attıktan hemen sonra, 12 Haziran 1919 tarihinde, silah arkadaşları ile birlikte Amasya'ya gelmiş. Amasyalıların desteğini almış. Amasya Tamimi'ni kaleme almış.


Kurtuluş mücadelesinin planları burada hazırlanmış. Erzurum ve Sivas kongrelerinin toplanmasına burada karar verilmiş. Amasya Tamimi 22 Haziran 1919'da yayınlanmış: "Milletin İstiklalini Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır".

Atatürk'ün veciz sözleri belleğimizden hiç çıkmıyor: "Söz konusu Vatan'sa, gerisi teferruattır".

Mustafa Kemal Atatürk'ün Amasya Tamimi'nin kaleme aldığı ve çalışmaları yürüttüğü Saraydüzü Kışlası komutanlık binası, 1944 yılında, toprak kayması sonucu yıkılmış; aslının aynısı Künç Köprü mevkiinde yeniden yapılmış.


Amasya Arkeoloji müzesi, mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Kalkotik Çağ'dan itibaren Tunç Çağı, Hitit, Urartu, Frig, İskit, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait 12 ayrı medeniyetin eserlerini bir arada görmek mümkün. Yaklaşık 24.000 civarında eser ile bölgenin en zengin müzesi.

Alt katta sikke ve arkeolojik eserler salonu var. Üst katta ise, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergileniyor.

Müzedeki mumyalar, bahçe içinde yer alan Selçuklu Sultanı I. Mesud'a ait türbede sergileniyor. Mumyalar, 14cü yüzyılda, İlhanlı'ların Anadolu'daki hakimiyetleri döneminde nazırlık ve emirlik yapmış şahsiyetlere ve onların yakınlarına ait.


Sergilenen eserler arasında yer alan "Amasya Sancağı", görüntüsü, renkleri, zerafeti ve anlamı ile gönüllerimizde yer ediyor.


"Osmanlı Güneş Saati" de sergilenen eserler arasında. Çam kozalağına benziyor. Şekil bakımından, Osmanlı Güneş saatleri arasında tek. Üstüste üç kaide üzerine oturtulmuş. Beyaz mermerden yapılmış. Yüzey, onbir kalın şeritle bölünmüş. Şeritlerin herbirinin altına birer "palmet" işlenmiş.


Amasya'nın yöresel mutfağında yok, yok.

Çorbalardan çatal çorba, sakala çarpan, toyga çorbası, cilbir, helle çorbası, kesme ibik çorbası, yarma çorbası, .....

Etli yemeklerden bakla dolması, etli bamya, keşkek, ciğer sarması, göbek dolması, madımak, mıhlama, mumbar, işkembe, pastırmalı pancar, patlıcan pehli, pastırma pağallemesi, pirpirim, sirkeli ciğer, sulu köfte, .....
Tatlılardan, dene hasudası, kuymak, yuka tatlısı, ayva gailesi, elma tatlısı, fırın sütlaç, gelin parmağı, gömlek kadayıfı, kalbur tatlısı, höşmerim, peluza, şeker böreği, unutma beni, vişneli ekmek, zerdali gailesi, .....

Hamur işlerinden, Amasya çöreği, katmer, kabak kavuklu pilav, bişi, cırıtka, döndürme, ekmek aşı, haşhaşlı cevizli çörek, hengel, kıymasız mantı, kaypak, patlıcanlı pilav, sini su böreği, tepsi böreği, yakasal böreği, yanuç ....

Öğle yemeğimizde, toyga çorbası içiyoruz; etli bamya yiyoruz. Yeşilırmak kenarında yürüyüşe çıkıyoruz. O kadar sakin, o kadar huzurlu ki, Amasya'ya yerleşmeyi bile düşünüyoruz.


Amasya'nın gecesi bir ayrı güzel. Yeşilırmak, geceleri de "yeşil" akıyor. Bu nasıl oluyor derseniz, hemen anlatalım; Belediye, Yeşilırmak kenarındaki aydınlatmaları da yeşil lambalarla yapmış.

Yeşil renkli yakamozlar, masalsı bir dünya yaratıyor.


Burası neresi diyeceksiniz? Bir akordeon sesi duysanız, Paris'teki Seine nehrinin köprülerinden biri olduğuna yemin edebilirsiniz. Oysa, Amasya'dayız. Künç Köprü'nün gece görüntüsünü seyrediyoruz; akan suların sesleriyle, hayallere dalıp, gidiyoruz.

Ne iyi etmişiz de, Amasya'ya gelmişiz.


Amasya'ya gelip de, Borabay gölünü görmeden dönmek olmaz. Pazar sabahı, Borabay gölüne doğru yola koyuluyoruz. Borabay gölü bir doğa harikası. İl merkezine 63 km uzaklıkta. Taşova ilçesi sınırları içerisinde. Gölün denizden yüksekliği 1.050 m.


Yoda giderken, yüzlerce bahar dalı bize doğru uzanıp, selam veriyor. Önceleri, bunların elma çiçekleri olduğunu sanıyoruz. Elma ağaçlarının çiçek açması için, henüz çok erkenmiş. Gördüklerimiz, kayısı ağaçlarıymış.

O kadar güzeller ki! Dokunmaya bile kıyamıyoruz. Yalnız, görüntülüyoruz. Çiçekleri, arılarla başbaşa bırakıyoruz.


Borabay gölü, bir krater gölü. Aslında, küçük bir akarsuyun, etraftan gelen yıkıntılarla tıkanması sonucu oluşmuş. Doğal bir set gölü. Doğa yürüyüşü, piknik ve kamp için son derece uygun bir yer. Yeni yükselen güneş, ağaçların gölgesini suya doğru yansıtıyor. Ağaçların boyları, daha bir uzun. İşte o an, Borabay gölüne, neden "aynalı göl" denildiğini de anlıyoruz.


Gölün genişliği 80, derinliği 25 metre. Doğa harikası gölün rengi "zümrüt yeşili". Yaklaşık 1.600 metre olan yürüyüş parkurunda, cıvıldayan kuşları rahatsız etmemek için, sessiz adımlarla yürüyoruz. Ciğerlerimize mis gibi bir orman havası doluyor. Rüya görmediğimize emin olabilmek için, yerden bir kozalağı, "kanıt" olarak yanımıza alıyoruz.


Yöre halkından, Borabay adının kökeniyle ilgili ilginç bir öykü de dinliyoruz: "Fırtına göçerleri". Yüzyıllar önce, yörede yaşayan göçebe ailelerin hayvanları, fırtınalı bir günde, ürkerek kaçmışlar. Ertesi gün, sürüyü aramaya çıkan göçerler, hayvanlarını, rüzgara karşı korunaklı olan derin bir vadide otlarken bulmuşlar. Bugünkü belde yerleşiminin bulunduğu bu alanı pek beğenmişler. Yerleşmişler. "Fırtına göçerleri" anlamına gelen Borabay ismi, o günlerden, günümüze ulaşmış.


Vakit, neredeyse akşama yaklaşıyor. Hiç buralardan ayrılmak istemiyoruz ama, daha İstanbul'a dönebilmek için 10 saatlik yolumuz olduğunu düşünüyoruz.

Amasya'yı çok sevdik. Hazeranlar Konağı'nı, Şehzadeler Müzesini, Ferhat su kanalını, onlarca camiiyi, Haliliye Medresesini, Sultan IIci Bayezid Külliyesini, Halifet Gazi Kümbetini, Torumtay Türbesini, Ezine Hanı ve Taşhanı, Eski Hamamı,.... gelecek gezimize bırakıyoruz. Amasya'ya, ilk fırsatta, yeniden gelmeyi planlıyoruz.

Ülkemiz o kadar güzel ki!

Ben Amasyalıyım; ben Orduluyum; ben Sinopluyum; ben Ankaralıyım; ben Muğlalıyım; ben Antalyalıyım; ...

Ben Türkiyeliyim!

Google
 

Sizlerden Gelenler ;

Sevgili Aydın; ağabeyin Mehmet'in Galatasaray Lisesinden sıra arkadaşıydım. Hatırlayacağını zannediyorum. Ayrıca bir de rahmetli Rahmi Ertin ortak dostumuzdu. Damadım ile kızımın sevgili amcaları idi. Uzun yıllar sonra, Mehmet'le buluştuk. İnşallah seninle de görüşürüz. Anılara Yolculuk siten, çocukluk ve ilk gençlik yıllarımdan, hayallerimde bile unutulmuş güzellikleri yeniden yaşamamı sağladı. Eline ve o güzel yüreğine sağlık. Görüşmek dileğiyle. Sevgiler.


Altuğ İşmen, 1 Mart 2010


----------------------------------------------------


Sayın Aydın Ataberk,


Çok çok güzel olmuş ellerinize ve emeklerinize sağlık. Eski bir İhsan Çizakcalı olarak ayrıca şu anda merhum abeyimin de çizakcanın ilk öğrencilerinden olması dolayısıyla eski Bursa'yı ve okulumu, yazılarınızda tekrar yaşamış oldum. Size minnettarlığımı ve şükranlarımı sunar çalışmalarınızda başarılar dilerim.Saygılarımla


Erhan Kurtulan, Elk.Müh., 17 Aralık 2008


-------------------------------------------------------


Sevgili Aydin,



Muhtesem bir eser yaratmissin. Seni kutlarim. Beni Ekvator Gine'sindeki yamyamlarin arasinda aglatmayi basardin. Saatlerce tek tek butun belgelere baktim. Tombul yanaklarindan opuyor ve seni tekrar kutluyorum. Artik bu birikimleri koyacagimiz bir web sitemizin olmasi gerekiyor. Ben de onu organize edeyim. Senin bu muhtesem birikimlerinle cok guzel bir siteye sahip olacagiz. Yakinda www.gsl97.org aramiza katilacak.



Seni sevgiyle kucakliyorum.



Mahmut Melih Kayahan, 9 Aralık 2008


---------------------------------------------------------


Sizlere tesadufen ogrendigim Sn Aydin ATABERK tarafindan hazirlanmis bir site adresi iletiyorum. İzlemeniz tavsiye olunur, harika bir calisma olmus. Ellerine ve yuregine saglik....


Öznur Dere, 24 Eylül 2008


--------------------------------------------------------------Sevgili Aydın bey, anılara yolculuk Blogunuzu inceledim. İnanılmaz bir şey. Ne çok emek var. Ben sizden daha genç :) olduğum için eskiye ait yazı ve görüntülerin bir kısmını özel yaşantımdan hatırladım ama çoğunu da geçmişe olan özel ilgimden dolayı hatırladım. Çok duygulandım. Ne olur bu yaptıklarınızı daha çok insan duysun, sizi daha çok insan tanısın. Sizi tanıyan bir kişi olmak benim için ne şans. Sizi çok seviyorum. Saygılarımla,


Sıdıka Parlak, 24 Eylül 2008


-------------------------------------------------------------Aydin Bey Gunaydin ,



Ellerinize saglik, soyle bir goz atabildim henuz, ilk firsatta satir aralarinda kaybolmak isterim .



Ozellikle benim icin de sizi tanimak cok buyuk bir sans .



Saygilar, Sevgiler,



Sibel Birçiçek, 25 Eylül 2008


-------------------------------------------------------------Sevgili Aydın ağbey,



Bize tekrar muhteşem bir yolculuk yaptırdın güzel anılara.Ellerine sağlık ağbey bize böyle nefis güzellikler yarattığın için.


Sevgiler, saygılar



Sinan Acarel, 25 Eylül 2008


------------------------------------------------------------Sevgili Kardesim Aydin,



Candan tebrikler! Iyi ki boylesine guzel sunulan ve ozlem degeri yuksek anilarini bir gunlukte topladin ve e-postalarda kaybolmamalarini sagladin.



Daha nice 5000'lere! Gerek icerik gerek sunudaki nitelik ilgiyi kendisi yaratiyor. Ne mutlu bizlere, ayni ailedeniz!



Sevgilerle,


Tuncer Ören (1955), 26 Kasım 2008


-------------------------------------------------------------Aydın Bey günaydın



Sizi kutluyorum. Bu azminiz ve paylaşma isteginiz hiç eksilmesin, artsın….



Selamlar



Mustafa GEYVE, 26 Kasım 2008


---------------------------------------------------------------


GÜNAYDINLAR AYDIN ABİCİĞİM; NASILSINIZ?? "ANILARA YOLCULUKTA" DAHA 10 000'Cİ, 50 000'Cİ , 500 000'Cİ ZİYARETÇİLERE ULAŞMANIZ DİLEĞİYLE. BEN BÜTÜN KALBEMLE İNANIYORUMKİ AYDIN ABİMİN KALEMİNİN YALINLIĞI, SADELİĞİYLE ULAŞILABİLİR. YAZILARI OKURKEN DALIP BİR YERLERE GİTMEMEK İMKANSIZ.. SEVGİLER,SAYGILAR


Şükran Durgan, 26 Kasım 2008


---------------------------------------------------------------Sayin Aydin agabey



Boylesine guzel, degerli bir birikimi bir araya getirdiginiz ve bunu hazine degerindeki bir belgesellige donusturdugunuz için sizi kutlarim. Müzik dersini gösteren fotografta, sag basta yer alan muzik ogretmeni, Almanya'da muzik egitimi gormus, oglu da bir donem unlu bir fagotcu olan rahmetli Enver Haraçci hocamizdir. Karli kis gunlerinde, Ortakoy'de okulun onunden denize girer ve esasli bir sekilde yuzerdi.



Grand Cour'da hocalar maçini gosteren fotografin sag tarafinda en bastaki siyah formali adi yazilmamis ogretmen de, Galatasaray Ilkokulu yavrukurtlari baskurtu ve de 1950'li 60'li yillarda Ortakoy'de ogretmenlik yapmis olan Huseyin hoca'dir.



Saygilar, sevgiler



Turgay Tuna 102, 26 Kasım 2008


------------------------------------------------------------Sevgili Aydin Kardesim,



Gercekten bir "online GS müzesi" yaratmisin, eline saglik ve tebrikler !



Ender Enön ( 94 x1962), 26 Kasım 2008


-------------------------------------------------------------Çok güzel, çok sevindim.. Tebrik ederim Aydın Bey.



Çok çok daha fazla kişiye ulaşması dileğiyle. Çünkü gerçekten çok güzel bir çalışma.



Sevgi ve Saygılarımla



Gizem Ertürk, 26 Kasım 2008


------------------------------------------------------------Sayın Aydın Ataberk,


Doğum yerim Bursa anılarına yaptığım gezintide, sizin de benim gibi halamın gelin gittiği konakta kurulan "Özel Yeni Okul"dan mezun olduğunuzu öğrendim. Yalnız ben 1957 mezunuyum.... Ne yazık ki daha sonra kurulan İhsan Çizakça Kolejinin kapandığını öğrendim. Merhum İhsan ve merhume Süheyla Çizakça'nın ruhları şad ve mekanları cennet olsun!Selamlarımla,


Beyza Üntuna, 28 Kasım 2008


Türkiye Cumhuriyeti, Atina-Pire Başkonsolosu


-------------------------------------------------------------



Sevgili Aydın agabey ;


Henuz sadece ıkı bolumu okudum . Ikıncı bolum ozel ılgı alanıma gıren oyuncaklardı . Gecmıse donup o yokluktakı zenginliklerimizi hatirlamak çok güzel . Bir kez daha tesekkür ederim . Bence oyuncak dostu ve oyuncak müzesinin kurucusu sevgili Sunay Akın'la temasa geçip O'nun da sitene ulaşmasini saglarsan çok mutlu olacaktir .Sevgi ile kalin


Bünyat AKIN(104-106 V.S.), 14 Şubat 2008


------------------------------


Degerli Kardeşim



Erol Günaydın ın arkasındaki ben Mehmet Ali ve yanımda Özer Berkay dan tebrikler,selamlar,sevgiler,ellerinize saglık.Özer Berkay ve ben GSLAAG den ayrıldık,resimde gördügünüz oturan GS a hizmet eden üç kardeşimize madalya ve plaket verdik.Tahminen 40 ın üstünde agabeyimiz,okul müdürümüz Meral Mercan ,kıymetlı GS lılar bu madalya ve plaketleri aldılar. Resim o tören sırasında çekildi.



Bilgisayar kullanmada cok acemiyim,ancak daha çok gencim yaşım 73 yavaş yavaş öğreneceğim...



Lütfen gslaag ye girin,orada devrelere girin,gsl55.free.fr dan hatıralara girin 2 sahife Necdet Mahfi Ayral ın kızı Jeyan hanımefendinin bana hediye ettiği üç albüm resim ve efemeraları tetkik edin.Bunlarıda dilerseniz kullanabilirsiniz.



İyi günlerde görüşmek dileklerimle.



M Ali Zeren, 17 Şubat 2008


----------------------------------


Aydin agabey,



Dun gslaag sitesinde, yazilarinizda gezindim. Site harika, yazilariniz enfes, onlari toplanmis ve guzel sunulmus gormek icimi isitti. Hem sitenizin hem yazilarinizin duyurularini tekrar tekrar yapmaliyiz orada. Yapacagiz zaten. Dun bunu dusundum. Ilk olanakta ben de gerekeni yapacagim. (ilk vaktim oldugunda yani, affedin beni bu nedenle)



Saygilarimla.



Gün ARUN 113, 25 Şubat 2008


-----------------------------------



Aydin Bey merhaba


Hazirladiginiz sitenin öncelikle Bursa sayfasini, daha sonra da müzik sayfalarini ve digerlerini inceledim. Paylastigimiz noktalari da gördüm. Böyle bir ise zaman ve emek harcamak, bunlara derlemek takdire sayan. Sizi kutluyor ve tüm günlerinizin bu sekilde verimli olmasini diliyorum. Selamlar.Mustafa GEYVE, 2 Mart 2008


-------------------------------


Sayin Ataberk,



Blogunuz cok hosuma gitti.



22 sene evvel biraktigim dunyanin en guzel sehri Istanbul'u bana tekrar gezdirdiniz.



tesekkur ederim



selam ve saygilarla



David Hasday



New York, 7 Mart 2008


-----------------------------------


Sayın Ataberk,



Biraz önce oğlumun haber vermesiyle sitenize baktım. Elinize sağlık, kutluyorum. Ben de, unutulmuş, unutulmaya yüz tutmuş güzelliklerin arayışı, duyurulması çabasındayım. Blogunuzda sergilediğiniz bilgilere, belgelere kendi genelağ yerimde yer vermek, beni, ziyaretçilerimi pek sevindirecek, mutlu edecek. Bilmem izninizi alabilir miyim?



Bu arada belirteyim, ilgilendiğim konular arasında dilimiz, müzik, yazın, sinema önde geliyor. Sinemayla ilgili bir kitabım (http://www.pandora.com.tr/urun.asp?id=110695 ), araştırma yazılarım, senaryolarım, öykülerim vb. var. Bir göz atabilirseniz, http://www.ilgilik.net/ size bir fikir verebilir sanıyorum.



Başarılarınızın artarak sürmesi dileğiyle selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.



İnal Karagözoğlu, 10 Mart 2008


----------------------------------



Aydın Abi,



Tesadüfen



”Anılara Yolculuk”



Bloguna takıldım.



Bir defada keşfedilemez.



Dönüp dönüp bakacağım.



Teşekkürler.



Çok yaşa emi.



Sevgiler,



A.Şeref Türkmenoğlu, 22 Mart 2008


-----------------------------


Emeklerinize saglik, cok guzel olmus. Bir IEL ve ITU mezunu olarak da ayrica gurur duydum:) Saygilarimla,



Aydin Gurel, 23 Nisan 2008


-------------------------


Merhaba Aydın Bey,



Anılarda yolculuk sayfalarında gezinirken çocukluğuma gittim 4-5 yaşlarındaydım ve ilk defa film makinası görüyordum,İstanbul'dan Niyazi Dayı gelmişti ,Seher Nenemin kireç badanalı duvarına bir bez gerildi ve sizin eşinizin ve çocuklarınızın görüntüleriydi izlediklerimiz.Babanız parmaklarımı tutar birşeyler yapar hep eksik sayardı parmaklarımı onu güleryüzlü ve kocaman bir adam olarak hatırlıyorum çocukluğumdan.



Ben kimmiyim? ben Ümit Arıcan'ın küçük kızı Safinaz'ım,her ne kadar hiç tanışmamış olsakta selamlar sevgiler...



Safinaz KAROL, 31 Ekim 2008


-------------------------------



Ağbi bu güzel sayfalarına bakmak saatlerimi aldı. Yapması kim bilir ne kadar zaman ve emek gerektirmiştir.Ailem 1965'de Bursaya taşınmıştı. Abdal Köprüsünün 5-6 ev yakınına. Heryer gibi oralar da artık tanınmaz olmuş. O yıllarda köprü sayfandaki (daha önce görmediğim) o resmine benziyordu gene az çok.Güzel günler...


Murat Kalınyaprak 109, 1 Ekim 2008


------------------------------------



Aydın Bey sitenizi ziyaret ettim ve çok mutlu oldum. Lakin kendi çocukluğunun oyuncaklarını hatırlayıp bunu konu edip bugünün kuşaklarına aktaran maalesefki çok az büyüğümüz var. Yine maalesef ki geçmişe ait belleğimiz, sanki o güzelim oyuncakların yerine geçen modern oyuncaklarla birlikte yitip gitmaktedir.Aydın Bey, ben TRT çocuk televizyonu için eski ("Dedemin Oyuncağı) oyuncaklarımızı konu eden bir programın yapımcısıyım. Televizyonumuz Ekimde yayın hayatına başlayacaktır. Hazırlayacağım programda komuğumuza oyuncakla ilgili malzemeleri hazırlayarak ya da konuğumuzun desteğiyle; onun çocukluğunda yer etmiş bir oyuncağın yapım aşaması anlatımlı olarak gerçekleştirilecektir. Bu konuda önerilerinizi paylaşmanız bizi sevindirecektir. Yapımını bildiğiniz bir oyuncak varsa ve bunu bizimle program çekimiyle paylaşırsanız çok memnun oluruz. Şimdiden desteğiniz ve oyuncaklara olan duyarlılığınız için teşekkür ederiz, saygılar sunarız.


Engin Yıldız, 21 Eylül 2008


---------------------------------


Aydın bey günaydın,



sitenize meraktan hemen buradan bir göz attım. detaylı olarak evden bakacağız tabii. ellerinize ve yüreğinize sağlık diyorum. eski bursa ve istanbul resimleri çok ilgimi çekti. anlatımlarınızı da okuyacağım . tekrar teşekkürler. saygılarımızla,



Cenk Özçelik, 13 Şubat 2008 çarşamba


-------------------------------


Aydin Bey supersiniz !!!! tebrikler.



Ayşe Siner, 13 Şubat 2008 çarşamba


--------------------------------


Cok guzel. Super bir ani derlemesi. Size cok tesekkurler.Sanki o gunleri yasamis gibi hissettim. Sonsuz sevgi ve saygilarimla



Ali Rıza Tuğluk, 13 Şubat 2008 Çarşamba


----------------------------------


Harika bir site tebrikler tebrikler Aydın beyciğim cok yararlı ve enteresan. Bu sitenizinden faydalanabilecek ve memnunlukla takip edecek dostlar var acaba onlara da izninizle adresinizi iletebilirmiyim ?



Sevgiler ve tüm bu güzel şeylerin devamını getirmeniz dileyiğle



Fügen Evren, 13 Şubat 2008 Çarşamba


------------------------------------


Sevgili Aydın Ağabey;



Çok güzel bir site olmuş.Ellerinize sağlık ve teşekkürler. Saygılar.



Ahmet Dikencik, 13 Şubat 2008 Çarşamba


----------------------------------



Aydın Beycigim ,



bir ara sakin bir zamanda fırsat bulup okumak o güzel anlatımız esliginde kahvemi yudumlarken sizinle beraber gecmiste yolculuk yapmak isterim. Simdiden elinize, yureginize ve super hafızanıza saglık. Sevgilerimle



Özlem Şenkoyuncu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------


Sevgili Aydın beyciğim merhaba.



Anılara yolculuk'ta İstanbul'un o eski günlerini sanki yeniden yaşıyormuş gibi keyif aldım. Biliyorsun ben GS lı değilim. 1970 Maçka mezunuyum. O yıllarda İstanbul bir başkaydı.



Geçen sene Sirkeci'deki Orient ekspres'te yaptığımız Eski dostlar yemeğine Yenikapıdan Sirkeciye yürüyerek gelmiştik.Bu yürüyüşten büyük keyif almıştım. Eski günleri ya'dederek beraberce yürümüş ve eski günleri anımsamıştık.



Anılara yolculuk için teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.



Harun Masatoğlu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------------


Aydin bey,



henuz tamamini okuyamadim ama okudugum bolumler ve fotograflar cok guzeldi.Elinize saglik. Selamlar



Sevgül Alper, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------


Ellerine saglik çok guzel olmus



Ali Meriçboyu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


---------------------------------



Ben de Aydın abimiz nerelere kayboldu diyordum. meğer yoğun bir çalışma içindeymiş. Blog'unuzu inceledim, çok beğendim. Yorum bile yazdım. Hayırlı olsun blogunuz.



Çok güzel olmuş. Ellerinize, emeğinize sağlık. Ben de sizden gelen mailleri güzelce derleyip, bir directory açıp saklamaya çalışıyordum. Ama böylesi çok daha güzel oldu ve size çok yakıştı. Sevgiler,



Yelda Dürüşken, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------



Merhaba Aydin bey,



Dun sayfaniza hizli bir bakis attim, simdi biraz daha bakacagim. Cok guzel olmus ellerinize saglik



Oldukca emek harcamissiniz. Harika gorunuyor



Sevil İnci Cankurt, 15 Şubat 2008 Cuma


---------------------------



Nefis bir arşiv..paylaştığınız için teşekkürler..Saygılar..



Ayfer Çırak, 15 Şubat 2008 Cuma


----------------------------------



Sevgili Ataberklerimiz Bu kadar güzel resimleri bulmak eskiyi bizlere yaşatmak breh breh (Bu aferin demektir.)Ben torunlarla Erim babamla meşgul olduğu için of günümde temiz bir nefes oldu.Her ikinizide öpüyoruz ilk fırsatta buluşmak dileğiyle. Nur. Erim dede(artık amca değil.)



Nursal Tarhan, 15 Şubat 2008 Cuma


------------------------------


Ozenle hazirlanmis bir blog...Teknik olarak kusursuz..Her sayfasini dikkatle okumak gerek...Hazirlayanin eline saglik...



Yorumkar, 12 Şubat 2008


--------------------------------------


Aydın Ataberk'in eseri, beni de çok etkiledi.


Ahmet Kuzucu, 26 Subat 2008 salı