Okul günlerimiz, gençlik yıllarındaki anılarımız ...

Merhaba, yazılarımı paylaşabilirsiniz, sonuçta paylaşmak için yazıldılar... Ancak lütfen emeğe saygı gösterin, isimsiz kullanılmalarına müsade etmeyin.

İlginize teşekkür ederim.


Başlarken ...


Bugün sizi, geçmişte bir yolculuğa davet etmek istiyorum. İnanıyorum ki, sisler arkasındaki anılarınız canlanacak, çoktan unuttuğunuzu sandığınız günleriniz, yeniden gözlerinizin önüne gelecek.

Yolculuğa hazır mısınız ? Öyleyse hep birlikte başlayalım.



Ben ilk okulu Ortaköy'de yatılı okudum. Cumartesi günü, öğle saatlerinde çıkardık. Cumartesi akşamları, benim için bayram olurdu. Taş kömürü yaktığımız Şakir Zümre marka sobalı odamızda, küçük boy, lambalı bir Philips radyomuz vardı. Düğmesini çevirince, lambalarının ısınması biraz zaman alırdı. Saat 21.00'e doğru, Orhan Boran'ın sunduğu "15 günde bir" eğlence programı başlardı. O programın tadını hiç unutmam. İçinde yaşardık. İsmi üstünde, ne yazık ki, 15 günde bir yayınlanırdı. "Dünyaya açılan pencere" programının, jenerik müziğinin (Rodrigo'nun gitar konçertosu) benim klasik müziği sevmemde büyük rolü olduğunu sanıyorum.




O günlerde, Ses, Hayat, Radyonun sesi, Yelpaze dergileri, elimizden düşmezdi. Yapı ve Kredi Bankasının, ikramiye evlerinin reklamı, hep son sayfaları süslerdi. Akbaba dergisini, satır, satır yudumlardım. Annem ve babam, daha çok Akis gibi, ağırbaşlı, resimsiz, bol yazılı dergileri okurlardı. Orada, İsmet İnönü'nün, Celal Bayar'ın politikalarını izlerlerdi.



Şimdi anlatacaklarıma, gençlerin kesinlikle inanmayacağını biliyorum. Ben, ehliyetimi, 1968 yılının Ağustos ayında aldım. Delikanlıydım. Eğitim pisti, Etiler'de, şimdi Akmerkez’in bulunduğu yere yakındı. Çalıştığım otomobilin, ön camı iki parçalıydı, bombeli değildi. Ön koltuğu yekpareydi. Vitesi, direksiyondandı. 3 vitesliydi. Modeli Dodge diye aklımda kalmış. Yanılıyor olabilirim. Ara gaz vermeden, vites küçültülemezdi. Ders saati 25 liraydı. Ne güzel arabalardı onlar ! Bir maketi şimdi odamda duruyor. Bazen hayallere dalıp, gidiyorum.



Cağaloğlu'nda, şimdiki Gazeteciler Cemiyeti binasının bulunduğu köşeden düz ileri gidilen yoldaki "Çifte Saraylar Gazinosuna" gittiğimi hatırlıyorum. Orada Safiye Ayla'yı dinlemiş olmalıyım. Şarkıcılar, sabit mikrofonun önünde ayakta durur, ellerini ne yapacaklarını bilemediklerinden, beyaz bir mendil tutarlardı. Boğaz'da Beyaz Park diye anılan lokantadan Celal İnce'nin tangoları yankılanırdı. Daha sonraları, Yenikapı Gar Gazinosunda, Yıldırım Gürses’i dinlerken, "O son mektup" şarkısını ezberlemiştik.



Pazartesi sabahları, bir haftalığına okula giderken, babam, cebime muhakkak, (bugünkü tea light mumları büyüklüğündeki) teneke kutu içindeki Krem Pertev’i verirdi. Okulda, ellerimiz çatladıkça, sürmemizi tembih ederdi. Ceplerimizdeki krem pertev kutularının içine, daha ilk günden, kum dolardı. Bazen de yumuşak teneke kutusu ezilir,içindekiler, giysilerimize bulaşırdı.



Sizi bilemem ama bize, ilk okulda, sabah kahvaltısında, Amerikan yardımı olduğu söylenen, rengi turuncuya çalan bir peynir (gravyere benzerdi ama, kesinlikle değildi) ve süt tozundan yapılma süt verilirdi. Taburelere otururduk. O taburelerin başka bir görevi daha vardı. Doğum günü gelen arkadaşların babaları, geleneklere göre, bir makara sinema filmi getirip, okul yönetimine teslim eder, okul yönetimi de, akşam yemeğinden sonra, yemekhaneden ayrılmamamızı isterdi. Hemen, film seyredeceğimizi anlardık. Yemekten sonra, herkes, taburesini, tepesindeki delikten tutarak, eline alır, tek sıra halinde, orta kattaki, büyük salona dizilirdi. Film siyah beyaz olurdu. Sesi, gider, gelirdi ya da boğuk olurdu. Genellikle Tarzan filmleri oynardı. Filmin ortasında, ışıklar yanar, doğum günü olan arkadaşımızın ismi anons edilir, arkadaşımız, taburenin üzerinde ayağa kalkar, hepimiz onu alkışlardık.



İlk okul yıIlarında, Cağaloğlu'nda otururduk. Pazartesi günleri, okula Divanyolu'ndan bindiğimiz tramvayla giderdik. Tramvayda, tam 5 kuruş, öğrenci 3 kuruştu. Ortası delik, sarı 2½ kuruşlar da tedavüldeydi. Ben, öğrenci olduğum halde, 5 kuruş verdiğimde, para üzeri 2 kuruşu alamazdım. Biletçi, bozuk parasının olmadığını söylerdi. Gelecek sefer ise, 2½ kuruş verdiğimde, paranın eksik olduğunu söyleyip kabul etmezdi. Biletçinin kahverengi deriden bir çantası olurdu. Elinde de tahta bir kutunun içinde, dizi, dizi biletler dururdu. Bileti yırtmak için elindeki, arkası lastik sarılı kalın bir kalemi kullanırdı. Biletlerin üzerinde, tramvay duraklarının haritası vardı. 4 cü ve 5 ci sınıflarda artık "büyük" olmuştuk. Cumartesi öğlenleri, bizi almaya gelmezlerdi. Okulumuzun tam karşısında, tramvay durağı olmasına rağmen, Ortaköy'e kadar yürürdük. Orası, tramvayın ilk kalkış durağıydı. Beyazıt'tan Ortaköy'e gelen tramvay, orada sokakların arasında, yuvarlak bir daire çizerdi. Bindiğimizde, genellikle koltukların sırtı ters tarafa dönük olurdu. Hemen, bütün koltukların sırtını, yüzümüz gidiş istikametine bakacak şekilde çeviridik. Vatman'ın arkasındaki bölümün türkuaz mavisi, hep gözümü alırdı. Çok, çok güzel bir renkti.



Cumartesi yapılacak işlerin sırası belliydi. Aç isek, önce yemek yenecek, sonra camaşırlar değişecekti. Yemekte Fertek gazozu içerdik. Annemin, yuvarlak bir kazanı olan Hoover çamaşır makinası vardı. Dikine duran bir pervane, çok gürültülü bir şekilde, "langadak, lungadak" diye ses çıkararak, sağa, sola dönerdi. Su ısıtma tertibatı falan yoktu. Mutfakta, gaz ile çalışan ocağın üzerinde, tenekelerle su ısıtılır, çamaşır makinasının kazanına boşaltılırdı. O zamanlar, doğal gaz yoktu, ama, sahil yolunda, Topkapı'ya doğru bir yerlerde depo edilen gaz, borularla mutfağa gelirdi. Çamaşırın suyunu, makinanın üzerindeki elektrikle çalışan iki lastik merdanenin arasından geçirerek süzerdik. Bu işlem, benim pek hoşuma giderdi. Merdanenin kulağını sağa çevirince, çamaşırı çeker; sola çevirince, takılan çamaşırı geri iterdi. Suyu ise, uzun bir hortumla, banyoya boşalırdı.



Herhalde, bu fotoğrafı görünce, Can Kıraç ağabeyimin gözleri yaşaracaktır. Ben, ilk çıkan Murat 124'lerden birine binme şerefine eriştim. O zamanlar, bir taraftan, Beyazıt'taki İstanbul Üniversitesinde okuyor, bir taraftan da, part-time olarak, Cağaloğlu’ndaki Web Ofset tesislerinde çalışıyordum. Patronumuz Haldun Simavi'ydi. Ya Haldun bey, ilk çıkan Murat'lardan birini almış, ya da ilk çıkan Murat'lardan biri Haldun beye armağan edilmişti. Orasını ayrıntılı olarak bilmiyorum. Bir gün Haldun bey beni yanına çağırdı. Beşiktaş'ta plaka ve ruhsat işlerini yapacak olan şoföre eşlik etmemi söyledi. Direksiyona şoför oturdu. Ben de yanındaydım. O gün, yerli bir otomobile binmiş olmaktan o kadar gurur duydum ki ! Murat 124, bana saraylar gibi geldi. Hiç abartmıyorum. Ön cam, alabildiğine geniş, panaromik bir görünümde. Her şey gıcır, gıcır. Motor sessiz. Beşiktaş'a kadar, yola neredeyse hiç bakmadım, hep arabayı inceledim. Çok ama, çok gurur duymuştum.



1968 yılında, ehliyetimi aldıktan sonra, bir gün annem beni yanına çağırdı. "Oğlum" dedi, "Bu ehliyet boş mu duracak, git bir otomobil al" ! Dünyalar benim oldu. Hemen fırladım. Çok açık söylüyorum, otomobili nereden alacağımı bilmiyordum. O zaman Bakırköy'e taşınmıştık. Fatih'te bir Arçelik satıcısının dükkanına girdim. "Anadol almak istiyorum" dedim. Adam, bir müddet, yüzüme garip, garip baktı. "Olur, dedi, bir çorba da biz içeriz". Bunun ne demek olduğunu çok sonraları anladım. Alacağı komisyondan bahsediyormuş. Biraz kaparo aldı. Epey bir müddet bekledik. Gelen, giden olmadı. Sonra, Mecidiyeköy'de "Motorlu Ticaret AŞ" ana bayii olduğunu öğrendim. Arçelik bayiinden paramı geri alıp, Motorlu Ticaret AŞ'ye paramın tamamını yatırdım. Tam tamına 26.000 lira. Bir ay kadar sonra, açık mavi renkli, tek kapılı, yerden vitesli, nikelajlı vites kollu, cam yıkama su pompası yerde, sol ayağımın altında basmalı, küllüğü, parmakla bir yanından bastırınca, rotasyon olarak dönmeli, 1300 motor, sülün gibi Anadol'um geldi. O benim ilk aşkımdı. Her pazar, radyatörünün arasındaki ölü böcekleri, lastiklerinin arasındaki küçük taşları temizlerdim. Eldiven gözünde de, sarı karton kutulu, filtresiz Yeni Harman sigarasını mutlaka bulundururdum. Ben sigara içmezdim ama, arabaya kız arkadaşlarım binebilirdi. Sonradan Kent sigarası bulundurmaya başladım.

 

1971'de askere gittim. İlk izine geldiğimde, annem "Oğlum, otoparkta bir araba var. Git bak bakalım, beğenecek misin ?" dedi. Hava kararmak üzereydi. Hemen, anahtarları alıp, bahçedeki otoparka gittim. Bembeyaz, kuğular gibi bir Renault 12 TL orada duruyordu. Kapısını nazikçe açtım, anahtarı kontağa taktım, çevirdim .... Adeta bir uçağın pilot kabinindeydim. Her tarafta, binlerce küçük ışık yandı ! Renk, renk ! Kilometre saatinde, yüzlerce, küçük işaret (piktogram) ! Hiç birinin anlamını bilmiyorum. Sağa, sola bir göz attım. Ön koltuk, yekpare değil, iki ayrı koltuk. Ortalarında, sağ kolumu dayayabileceğim, deri bir dirseklik var. İndirip, kaldırabiliyorum. El freni sol tarafta, çekip, kıvırınca, kuruluyor, tekrar çevirince boşalıyor. O gece O'nu kullanmadım ama, bütün gece rüyamda onunla dolaştım ............



1 yorum:

Yelda dedi ki...

Aydın Abi,
Çok güzel olmuş. Ellerinize, emeğinize sağlık. Ben de sizden gelen mailleri güzelce derleyip, bir directory açıp saklamaya çalışıyordum. Ama böylesi çok daha güzel oldu ve size çok yakıştı. Sevgiler,
Yelda

Google
 

Sizlerden Gelenler ;

Sevgili Aydın; ağabeyin Mehmet'in Galatasaray Lisesinden sıra arkadaşıydım. Hatırlayacağını zannediyorum. Ayrıca bir de rahmetli Rahmi Ertin ortak dostumuzdu. Damadım ile kızımın sevgili amcaları idi. Uzun yıllar sonra, Mehmet'le buluştuk. İnşallah seninle de görüşürüz. Anılara Yolculuk siten, çocukluk ve ilk gençlik yıllarımdan, hayallerimde bile unutulmuş güzellikleri yeniden yaşamamı sağladı. Eline ve o güzel yüreğine sağlık. Görüşmek dileğiyle. Sevgiler.


Altuğ İşmen, 1 Mart 2010


----------------------------------------------------


Sayın Aydın Ataberk,


Çok çok güzel olmuş ellerinize ve emeklerinize sağlık. Eski bir İhsan Çizakcalı olarak ayrıca şu anda merhum abeyimin de çizakcanın ilk öğrencilerinden olması dolayısıyla eski Bursa'yı ve okulumu, yazılarınızda tekrar yaşamış oldum. Size minnettarlığımı ve şükranlarımı sunar çalışmalarınızda başarılar dilerim.Saygılarımla


Erhan Kurtulan, Elk.Müh., 17 Aralık 2008


-------------------------------------------------------


Sevgili Aydin,



Muhtesem bir eser yaratmissin. Seni kutlarim. Beni Ekvator Gine'sindeki yamyamlarin arasinda aglatmayi basardin. Saatlerce tek tek butun belgelere baktim. Tombul yanaklarindan opuyor ve seni tekrar kutluyorum. Artik bu birikimleri koyacagimiz bir web sitemizin olmasi gerekiyor. Ben de onu organize edeyim. Senin bu muhtesem birikimlerinle cok guzel bir siteye sahip olacagiz. Yakinda www.gsl97.org aramiza katilacak.



Seni sevgiyle kucakliyorum.



Mahmut Melih Kayahan, 9 Aralık 2008


---------------------------------------------------------


Sizlere tesadufen ogrendigim Sn Aydin ATABERK tarafindan hazirlanmis bir site adresi iletiyorum. İzlemeniz tavsiye olunur, harika bir calisma olmus. Ellerine ve yuregine saglik....


Öznur Dere, 24 Eylül 2008


--------------------------------------------------------------Sevgili Aydın bey, anılara yolculuk Blogunuzu inceledim. İnanılmaz bir şey. Ne çok emek var. Ben sizden daha genç :) olduğum için eskiye ait yazı ve görüntülerin bir kısmını özel yaşantımdan hatırladım ama çoğunu da geçmişe olan özel ilgimden dolayı hatırladım. Çok duygulandım. Ne olur bu yaptıklarınızı daha çok insan duysun, sizi daha çok insan tanısın. Sizi tanıyan bir kişi olmak benim için ne şans. Sizi çok seviyorum. Saygılarımla,


Sıdıka Parlak, 24 Eylül 2008


-------------------------------------------------------------Aydin Bey Gunaydin ,



Ellerinize saglik, soyle bir goz atabildim henuz, ilk firsatta satir aralarinda kaybolmak isterim .



Ozellikle benim icin de sizi tanimak cok buyuk bir sans .



Saygilar, Sevgiler,



Sibel Birçiçek, 25 Eylül 2008


-------------------------------------------------------------Sevgili Aydın ağbey,



Bize tekrar muhteşem bir yolculuk yaptırdın güzel anılara.Ellerine sağlık ağbey bize böyle nefis güzellikler yarattığın için.


Sevgiler, saygılar



Sinan Acarel, 25 Eylül 2008


------------------------------------------------------------Sevgili Kardesim Aydin,



Candan tebrikler! Iyi ki boylesine guzel sunulan ve ozlem degeri yuksek anilarini bir gunlukte topladin ve e-postalarda kaybolmamalarini sagladin.



Daha nice 5000'lere! Gerek icerik gerek sunudaki nitelik ilgiyi kendisi yaratiyor. Ne mutlu bizlere, ayni ailedeniz!



Sevgilerle,


Tuncer Ören (1955), 26 Kasım 2008


-------------------------------------------------------------Aydın Bey günaydın



Sizi kutluyorum. Bu azminiz ve paylaşma isteginiz hiç eksilmesin, artsın….



Selamlar



Mustafa GEYVE, 26 Kasım 2008


---------------------------------------------------------------


GÜNAYDINLAR AYDIN ABİCİĞİM; NASILSINIZ?? "ANILARA YOLCULUKTA" DAHA 10 000'Cİ, 50 000'Cİ , 500 000'Cİ ZİYARETÇİLERE ULAŞMANIZ DİLEĞİYLE. BEN BÜTÜN KALBEMLE İNANIYORUMKİ AYDIN ABİMİN KALEMİNİN YALINLIĞI, SADELİĞİYLE ULAŞILABİLİR. YAZILARI OKURKEN DALIP BİR YERLERE GİTMEMEK İMKANSIZ.. SEVGİLER,SAYGILAR


Şükran Durgan, 26 Kasım 2008


---------------------------------------------------------------Sayin Aydin agabey



Boylesine guzel, degerli bir birikimi bir araya getirdiginiz ve bunu hazine degerindeki bir belgesellige donusturdugunuz için sizi kutlarim. Müzik dersini gösteren fotografta, sag basta yer alan muzik ogretmeni, Almanya'da muzik egitimi gormus, oglu da bir donem unlu bir fagotcu olan rahmetli Enver Haraçci hocamizdir. Karli kis gunlerinde, Ortakoy'de okulun onunden denize girer ve esasli bir sekilde yuzerdi.



Grand Cour'da hocalar maçini gosteren fotografin sag tarafinda en bastaki siyah formali adi yazilmamis ogretmen de, Galatasaray Ilkokulu yavrukurtlari baskurtu ve de 1950'li 60'li yillarda Ortakoy'de ogretmenlik yapmis olan Huseyin hoca'dir.



Saygilar, sevgiler



Turgay Tuna 102, 26 Kasım 2008


------------------------------------------------------------Sevgili Aydin Kardesim,



Gercekten bir "online GS müzesi" yaratmisin, eline saglik ve tebrikler !



Ender Enön ( 94 x1962), 26 Kasım 2008


-------------------------------------------------------------Çok güzel, çok sevindim.. Tebrik ederim Aydın Bey.



Çok çok daha fazla kişiye ulaşması dileğiyle. Çünkü gerçekten çok güzel bir çalışma.



Sevgi ve Saygılarımla



Gizem Ertürk, 26 Kasım 2008


------------------------------------------------------------Sayın Aydın Ataberk,


Doğum yerim Bursa anılarına yaptığım gezintide, sizin de benim gibi halamın gelin gittiği konakta kurulan "Özel Yeni Okul"dan mezun olduğunuzu öğrendim. Yalnız ben 1957 mezunuyum.... Ne yazık ki daha sonra kurulan İhsan Çizakça Kolejinin kapandığını öğrendim. Merhum İhsan ve merhume Süheyla Çizakça'nın ruhları şad ve mekanları cennet olsun!Selamlarımla,


Beyza Üntuna, 28 Kasım 2008


Türkiye Cumhuriyeti, Atina-Pire Başkonsolosu


-------------------------------------------------------------



Sevgili Aydın agabey ;


Henuz sadece ıkı bolumu okudum . Ikıncı bolum ozel ılgı alanıma gıren oyuncaklardı . Gecmıse donup o yokluktakı zenginliklerimizi hatirlamak çok güzel . Bir kez daha tesekkür ederim . Bence oyuncak dostu ve oyuncak müzesinin kurucusu sevgili Sunay Akın'la temasa geçip O'nun da sitene ulaşmasini saglarsan çok mutlu olacaktir .Sevgi ile kalin


Bünyat AKIN(104-106 V.S.), 14 Şubat 2008


------------------------------


Degerli Kardeşim



Erol Günaydın ın arkasındaki ben Mehmet Ali ve yanımda Özer Berkay dan tebrikler,selamlar,sevgiler,ellerinize saglık.Özer Berkay ve ben GSLAAG den ayrıldık,resimde gördügünüz oturan GS a hizmet eden üç kardeşimize madalya ve plaket verdik.Tahminen 40 ın üstünde agabeyimiz,okul müdürümüz Meral Mercan ,kıymetlı GS lılar bu madalya ve plaketleri aldılar. Resim o tören sırasında çekildi.



Bilgisayar kullanmada cok acemiyim,ancak daha çok gencim yaşım 73 yavaş yavaş öğreneceğim...



Lütfen gslaag ye girin,orada devrelere girin,gsl55.free.fr dan hatıralara girin 2 sahife Necdet Mahfi Ayral ın kızı Jeyan hanımefendinin bana hediye ettiği üç albüm resim ve efemeraları tetkik edin.Bunlarıda dilerseniz kullanabilirsiniz.



İyi günlerde görüşmek dileklerimle.



M Ali Zeren, 17 Şubat 2008


----------------------------------


Aydin agabey,



Dun gslaag sitesinde, yazilarinizda gezindim. Site harika, yazilariniz enfes, onlari toplanmis ve guzel sunulmus gormek icimi isitti. Hem sitenizin hem yazilarinizin duyurularini tekrar tekrar yapmaliyiz orada. Yapacagiz zaten. Dun bunu dusundum. Ilk olanakta ben de gerekeni yapacagim. (ilk vaktim oldugunda yani, affedin beni bu nedenle)



Saygilarimla.



Gün ARUN 113, 25 Şubat 2008


-----------------------------------



Aydin Bey merhaba


Hazirladiginiz sitenin öncelikle Bursa sayfasini, daha sonra da müzik sayfalarini ve digerlerini inceledim. Paylastigimiz noktalari da gördüm. Böyle bir ise zaman ve emek harcamak, bunlara derlemek takdire sayan. Sizi kutluyor ve tüm günlerinizin bu sekilde verimli olmasini diliyorum. Selamlar.Mustafa GEYVE, 2 Mart 2008


-------------------------------


Sayin Ataberk,



Blogunuz cok hosuma gitti.



22 sene evvel biraktigim dunyanin en guzel sehri Istanbul'u bana tekrar gezdirdiniz.



tesekkur ederim



selam ve saygilarla



David Hasday



New York, 7 Mart 2008


-----------------------------------


Sayın Ataberk,



Biraz önce oğlumun haber vermesiyle sitenize baktım. Elinize sağlık, kutluyorum. Ben de, unutulmuş, unutulmaya yüz tutmuş güzelliklerin arayışı, duyurulması çabasındayım. Blogunuzda sergilediğiniz bilgilere, belgelere kendi genelağ yerimde yer vermek, beni, ziyaretçilerimi pek sevindirecek, mutlu edecek. Bilmem izninizi alabilir miyim?



Bu arada belirteyim, ilgilendiğim konular arasında dilimiz, müzik, yazın, sinema önde geliyor. Sinemayla ilgili bir kitabım (http://www.pandora.com.tr/urun.asp?id=110695 ), araştırma yazılarım, senaryolarım, öykülerim vb. var. Bir göz atabilirseniz, http://www.ilgilik.net/ size bir fikir verebilir sanıyorum.



Başarılarınızın artarak sürmesi dileğiyle selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.



İnal Karagözoğlu, 10 Mart 2008


----------------------------------



Aydın Abi,



Tesadüfen



”Anılara Yolculuk”



Bloguna takıldım.



Bir defada keşfedilemez.



Dönüp dönüp bakacağım.



Teşekkürler.



Çok yaşa emi.



Sevgiler,



A.Şeref Türkmenoğlu, 22 Mart 2008


-----------------------------


Emeklerinize saglik, cok guzel olmus. Bir IEL ve ITU mezunu olarak da ayrica gurur duydum:) Saygilarimla,



Aydin Gurel, 23 Nisan 2008


-------------------------


Merhaba Aydın Bey,



Anılarda yolculuk sayfalarında gezinirken çocukluğuma gittim 4-5 yaşlarındaydım ve ilk defa film makinası görüyordum,İstanbul'dan Niyazi Dayı gelmişti ,Seher Nenemin kireç badanalı duvarına bir bez gerildi ve sizin eşinizin ve çocuklarınızın görüntüleriydi izlediklerimiz.Babanız parmaklarımı tutar birşeyler yapar hep eksik sayardı parmaklarımı onu güleryüzlü ve kocaman bir adam olarak hatırlıyorum çocukluğumdan.



Ben kimmiyim? ben Ümit Arıcan'ın küçük kızı Safinaz'ım,her ne kadar hiç tanışmamış olsakta selamlar sevgiler...



Safinaz KAROL, 31 Ekim 2008


-------------------------------



Ağbi bu güzel sayfalarına bakmak saatlerimi aldı. Yapması kim bilir ne kadar zaman ve emek gerektirmiştir.Ailem 1965'de Bursaya taşınmıştı. Abdal Köprüsünün 5-6 ev yakınına. Heryer gibi oralar da artık tanınmaz olmuş. O yıllarda köprü sayfandaki (daha önce görmediğim) o resmine benziyordu gene az çok.Güzel günler...


Murat Kalınyaprak 109, 1 Ekim 2008


------------------------------------



Aydın Bey sitenizi ziyaret ettim ve çok mutlu oldum. Lakin kendi çocukluğunun oyuncaklarını hatırlayıp bunu konu edip bugünün kuşaklarına aktaran maalesefki çok az büyüğümüz var. Yine maalesef ki geçmişe ait belleğimiz, sanki o güzelim oyuncakların yerine geçen modern oyuncaklarla birlikte yitip gitmaktedir.Aydın Bey, ben TRT çocuk televizyonu için eski ("Dedemin Oyuncağı) oyuncaklarımızı konu eden bir programın yapımcısıyım. Televizyonumuz Ekimde yayın hayatına başlayacaktır. Hazırlayacağım programda komuğumuza oyuncakla ilgili malzemeleri hazırlayarak ya da konuğumuzun desteğiyle; onun çocukluğunda yer etmiş bir oyuncağın yapım aşaması anlatımlı olarak gerçekleştirilecektir. Bu konuda önerilerinizi paylaşmanız bizi sevindirecektir. Yapımını bildiğiniz bir oyuncak varsa ve bunu bizimle program çekimiyle paylaşırsanız çok memnun oluruz. Şimdiden desteğiniz ve oyuncaklara olan duyarlılığınız için teşekkür ederiz, saygılar sunarız.


Engin Yıldız, 21 Eylül 2008


---------------------------------


Aydın bey günaydın,



sitenize meraktan hemen buradan bir göz attım. detaylı olarak evden bakacağız tabii. ellerinize ve yüreğinize sağlık diyorum. eski bursa ve istanbul resimleri çok ilgimi çekti. anlatımlarınızı da okuyacağım . tekrar teşekkürler. saygılarımızla,



Cenk Özçelik, 13 Şubat 2008 çarşamba


-------------------------------


Aydin Bey supersiniz !!!! tebrikler.



Ayşe Siner, 13 Şubat 2008 çarşamba


--------------------------------


Cok guzel. Super bir ani derlemesi. Size cok tesekkurler.Sanki o gunleri yasamis gibi hissettim. Sonsuz sevgi ve saygilarimla



Ali Rıza Tuğluk, 13 Şubat 2008 Çarşamba


----------------------------------


Harika bir site tebrikler tebrikler Aydın beyciğim cok yararlı ve enteresan. Bu sitenizinden faydalanabilecek ve memnunlukla takip edecek dostlar var acaba onlara da izninizle adresinizi iletebilirmiyim ?



Sevgiler ve tüm bu güzel şeylerin devamını getirmeniz dileyiğle



Fügen Evren, 13 Şubat 2008 Çarşamba


------------------------------------


Sevgili Aydın Ağabey;



Çok güzel bir site olmuş.Ellerinize sağlık ve teşekkürler. Saygılar.



Ahmet Dikencik, 13 Şubat 2008 Çarşamba


----------------------------------



Aydın Beycigim ,



bir ara sakin bir zamanda fırsat bulup okumak o güzel anlatımız esliginde kahvemi yudumlarken sizinle beraber gecmiste yolculuk yapmak isterim. Simdiden elinize, yureginize ve super hafızanıza saglık. Sevgilerimle



Özlem Şenkoyuncu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------


Sevgili Aydın beyciğim merhaba.



Anılara yolculuk'ta İstanbul'un o eski günlerini sanki yeniden yaşıyormuş gibi keyif aldım. Biliyorsun ben GS lı değilim. 1970 Maçka mezunuyum. O yıllarda İstanbul bir başkaydı.



Geçen sene Sirkeci'deki Orient ekspres'te yaptığımız Eski dostlar yemeğine Yenikapıdan Sirkeciye yürüyerek gelmiştik.Bu yürüyüşten büyük keyif almıştım. Eski günleri ya'dederek beraberce yürümüş ve eski günleri anımsamıştık.



Anılara yolculuk için teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.



Harun Masatoğlu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------------


Aydin bey,



henuz tamamini okuyamadim ama okudugum bolumler ve fotograflar cok guzeldi.Elinize saglik. Selamlar



Sevgül Alper, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------


Ellerine saglik çok guzel olmus



Ali Meriçboyu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


---------------------------------



Ben de Aydın abimiz nerelere kayboldu diyordum. meğer yoğun bir çalışma içindeymiş. Blog'unuzu inceledim, çok beğendim. Yorum bile yazdım. Hayırlı olsun blogunuz.



Çok güzel olmuş. Ellerinize, emeğinize sağlık. Ben de sizden gelen mailleri güzelce derleyip, bir directory açıp saklamaya çalışıyordum. Ama böylesi çok daha güzel oldu ve size çok yakıştı. Sevgiler,



Yelda Dürüşken, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------



Merhaba Aydin bey,



Dun sayfaniza hizli bir bakis attim, simdi biraz daha bakacagim. Cok guzel olmus ellerinize saglik



Oldukca emek harcamissiniz. Harika gorunuyor



Sevil İnci Cankurt, 15 Şubat 2008 Cuma


---------------------------



Nefis bir arşiv..paylaştığınız için teşekkürler..Saygılar..



Ayfer Çırak, 15 Şubat 2008 Cuma


----------------------------------



Sevgili Ataberklerimiz Bu kadar güzel resimleri bulmak eskiyi bizlere yaşatmak breh breh (Bu aferin demektir.)Ben torunlarla Erim babamla meşgul olduğu için of günümde temiz bir nefes oldu.Her ikinizide öpüyoruz ilk fırsatta buluşmak dileğiyle. Nur. Erim dede(artık amca değil.)



Nursal Tarhan, 15 Şubat 2008 Cuma


------------------------------


Ozenle hazirlanmis bir blog...Teknik olarak kusursuz..Her sayfasini dikkatle okumak gerek...Hazirlayanin eline saglik...



Yorumkar, 12 Şubat 2008


--------------------------------------


Aydın Ataberk'in eseri, beni de çok etkiledi.


Ahmet Kuzucu, 26 Subat 2008 salı