Okul günlerimiz, gençlik yıllarındaki anılarımız ...

Merhaba, yazılarımı paylaşabilirsiniz, sonuçta paylaşmak için yazıldılar... Ancak lütfen emeğe saygı gösterin, isimsiz kullanılmalarına müsade etmeyin.

İlginize teşekkür ederim.


Pazarlama Atölyesinde yaşama ilk adımlar - Kasım 2010


Uludağ Üniversitesi, Sosyal Meslek Yüksek Okulu, Pazarlama Bölümü öğrencileri için düzenlenen "Pazarlama Atölyesi", 8 Kasım 2010 pazartesi günü, 14.30 - 18.00 saatleri arasında, okul kampüsündeki toplantı salonunda uygulandı.



Pazarlama Atölyesine, ikinci sınıf öğrencisi 14 kişi katıldı. Ercan Yakşi, Sinem Yerlikaya, Alemdar Albayrak, Bahadır Kasım, Bahadır Ünal, Seren Utku, Gözde Erdem, Nezahat Çelik, Murat Tüten, Yakup Kılıç, Mesut Karabulut, Özlem Güller, Onur Duran, Nazan Tamir tam saatinde, büyük bir heyecanla salonda yerlerini aldılar.


Pazarlama Atölyesinin bugünkü programı, her biri yarımşar saatlik, altı ayrı bölümden oluşuyordu. İlk bölüm etkileşimli bilgilendirme, diğer beş bölüm pratik uygulama şeklindeydi. Aydın Ataberk, tanışma bölümünden sonra, "Pazarlamada başarılı ilişkilerin anahtarı"nı anlattı. Pazarlama ilişkilerinde "isim, resim ve imza"nın önemini örnekleriyle açıkladı. Uzun sürecek bir "atölye maratonunda" öğrenciler için her şey düşünülmüş, aperatif yiyecekler ve çay ikramı yapılmıştı.


İkinci bölümde konu "bir iş mektubunun yazılması"ydı. Pazarlama bölümü öğrencileri bugüne kadar hiç iş mektubu yazmamışlardı.


Bursa'da yeni açılacak olan beş yıldızlı bir otelin "Pazarlama Müdürü" oldukları söylendi. Bir endüstri kenti olan Bursa'da, işletmelere tek tek mektup yazarak, yeni otellerini tanıtmaları ve müşteri portföylerini çoğaltmaları istendi.


Senaryonun olabildiğince gerçeğe yakın olabilmesi için, bütün öğrencilere antetli iş mektubu formları dağıtılmıştı.


Hiç bilmedikleri ve beklemedikleri bir konu karşısında, öğrenciler oldukça zorlanmışlardı; yanındakilerden yardım isteyenler, karşıya bakarmış gibi yaparak derinlere dalanlar, ter bastığı için montunu çıkaranlar, önce taslak hazırlayanlar, ilk kağıdı yırtıp, ikinci kağıdı isteyenler ..... ne kadar zorlandıklarını vurguluyordu.


Çalışmalar tamamlandıktan sonra, bütün mektuplar değerlendirildi. Başlangıç kısmı ne olmalıydı? Girintili paragraf mı yazılmalıydı yoksa blok yazı daha mı iyiydi? Alta önce ünvan mı, imza mı, isim mi yazılmalıydı? Giriş ve bitiriş cümleleri nasıl olmalıydı? Otel ile ilgili özellikler nasıl vurgulanmalıydı?


Anlatılanlar, öğrencilerin çok ilgisini çekmişti. Her bir ayrınıtıyı dikkatle dinlediler. Böyle bir uygulamayla karşılaştıkları için çok mutlu oldukları yüzlerinden ve gözlerinden okunuyordu.


Şimdi sıra, "Promosyon satışları" bölümüne gelmişti. Sınıfta, deyim yerindeyse, yerinde oturan hiç kimse yoktu. Öğrenciler, belki de bugüne kadar, ilk defa bu kadar hareketli bir eğitim görüyorlardı. Sınıftan, ikişer kişilik üç ayrı grup seçildi. Her biri, değişik özellikleri olan bir ürünü, sınıfta kalan "müşteri" grubuna pazarlamaya çalışacaktı. Sınıftaki müşteri grubu, üç ayrı pazarlama grubunu da dinledikten sonra bir karara varacaktı.


Nazan ve Bahadır ikilisinden oluşan ilk ekip, "çok işlevli bir kalemi" pazarlamakla görevliydi. Kalem, gerektiğinde cepte taşınıyor, gerektiğinde teleskopik gösteri sopası oluyor, gerektiğinde kırmızı lazer ile bir yeri işaret ediyor, gerektiğinde beyaz ışıkla minik bir el feneri oluyordu.


"Ürün pazarlama" uygulamasının daha etkin olabilmesi için, sınıf terkedilerek, yuvarlak oturma düzeninin sağlandığı "sosyal bölüm"e geçildi. Birinci Pazarlama ekibi, güzel hazırlandıklarını düşündükleri halde, müşterilerden gelen "garanti, yedek parça, kalite belgesi, teslimat süresi, ...." ve benzeri sorular karşısında zaman, zaman duraksadılar.


Sinem ve Ercan'dan oluşan ikinci ekip, "Çevre özellikli" bir kalemi pazarlamakla görevlendirilmişti. Kutusu ve kalemlerin gövdesi kiraz ağacındandı; kalem kutusunun içi yeşil çuhayla kaplanmıştı.


Ne var ki, müşterilerin soruları durmak bilmiyordu. Madem, Çevre'yi vurgulamak istiyorlardı, o halde, neden kiraz ağaçları kesilerek kaleme dönüştürülmüştü?


Seren ve Onur'dan oluşan üçüncü ekip, "teknolojik özellikli" bir kalem pazarlamak istiyordu. Ürün, hem kalem olarak kullanılıyor, hem de gövdesinin içinde bir flash bellek bulunduruyordu. Dolmakalem gibi döndürüldüğünde, kalem iki parçaya bölünüyor, flash bellek, kullanıma hazır oluyordu. Müşterinin isteğine göre bunun kapasitesi ayarlanabilirdi. Hatta, teslimattan önce, flash belleğin içerisine, istenen reklam filmleri yüklenebilirdi.


Çok ilgi çekeceği sanılırken, bu sefer, teknoloji ağırlıklı olarak ardarda gelen sorular karşısında, zaman, zaman pazarlama ekibinin "kolu kanadı düştü".


Tek çare, müşteriye daha da yaklaşmak, ürünü onlara daha yakından göstermekti. Bu arada, müşteri grubunun içinde de hararetli tartışmalar devam ediyordu.


Müşteri "zor" olmaya görsün! Pazarlamcılar "müşteriye yaklaştıkça", müşterilerin"istemiyoruz" diyen elleri havaya kalkıyordu. Durum, çok ciddiydi.


Her bölümün sonunda olduğu gibi, bu bölümün sonunda da bir genel değerlendirme yapıldı, satıcıların olumlu yönleri ve geliştirmeleri gereken yönleri araştırıldı. Etkili bir pazarlamada dikkat edilmesi gereken noktaların altı çizildi.


Şimdi yeni bir bölüm başlıyordu. "Basın toplantısı örneklemesi" (simülasyonu) yapılacaktı. Bunun için herkes, pembe renkli kendinden yapışkanlı bir kağıdın yapışkanlı yüzüne (gizli yüzüne) bir eşya ismi yazarak, duvara yapıştırdı. Yeşil renkli bir kağıdın gizli yüzüne de ismini yazarak, yan bölüme yapıştırdı. Aydın Ataberk, isim yazılı kağıtlardan birini çekecek, ismi çıkan öğrenci, ürün yazılı olan kağıtlardan birini seçecek, "Genel Müdür" sıfatıyla, bu ürün hakkında, iki dakika süreyle basına brifing verecek, sonra basının çeşitli sorularını yanıtlayacaktı.


Çekilen kağıtta "Yakup"un ismi yazıyordu. Yakup, Genel Müdür koltuğuna öyle bir oturdu ki sormayın! Kendini rolüne tam anlamıyla kaptırmıştı. Gayet ciddiydi. Arkasına yaslanmıştı. İki elini yana dayamıştı. Kendine güveni tamdı.


Brifingten sonra, "basın"ın bütün elleri havaya kalktı. Her kesimden gazeteci vardı. Hatta bazıları yabancı ülkeleri temsil ediyordı. Anlatılan ürün konusunda, soracak çok soruları vardı.


"Basın toplantısı örneklemesi" öğrencileri o kadar etkilemişti ki, zaman zaman, gülmekten gözyaşlarını silmek zorunda kaldılar.


Buna karşın "Genel Müdür Yakup" hiç taviz vermiyordu. "Son bir soru daha alayım" deyip, basın toplantısını bitirdi; katılanlara teşekkür etti.


Artık saatler 18.00'e yaklaşmış, "Pazarlama Atöylesi"nin sonuna gelinmişti. Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu öğretim görevlisi Sıdıka Parlak, Aydın Ataberk'e katkılarında dolayı teşekkür etti ve Okul Müdürü Prof Dr Metin Erdem beyin imzaladığı belgeyi verdi.


Aydın Ataberk'in de öğrencilere bir armağanı vardı. Karşısında "genç fidanlar" vardı. O da gelirken, yanında, "iki yaşında, sedir cinsi bir çam fidanı" getirmişti. Kasım ayı, dikim ayıydı. Öğrenciler, bu ay içerisinde, bu fidanı dikerlerse, 25 yıl sonra buradan geçtiklerinde, bugünleri hatırlarlar, "Bu, bizim ağacımız" derlerdi. Aydın Ataberk, fidanı öğrenci temsilcisi Ercan Yakşi'ye verdi. Öğrenciler, bu davranıştan çok duygulandılar; bu fidanı hemen dikeceklerini söylediler. Aydın Ataberk, okul alanı içerisine yeni fidanlar dikmek istediklerinde fidan temini konusunda tam destek olmaya söz verdi.


8 Kasım 2010 tarihinde, Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Pazarlama Bölümünde yapılan "Pazarlama Atölyesi", tüm öğrencilerin, Öğretim görevlisi Sıdıka Parlak'ın, Aydın Ataberk'in ve "çam fidanı"nın toplu aile fotoğrafıyla son buldu.

1 yorum:

osasin dedi ki...

Çok eğlenceli, çok eğitici olmuş ama sizin geldiğinizi geç öğrendim için gelemedim...Şans benden yana değildi o gün heralde... Umarım ki bir gün herhangi şekilde karşılaşırız...
OSMAN CAM

Google
 

Sizlerden Gelenler ;

Sevgili Aydın; ağabeyin Mehmet'in Galatasaray Lisesinden sıra arkadaşıydım. Hatırlayacağını zannediyorum. Ayrıca bir de rahmetli Rahmi Ertin ortak dostumuzdu. Damadım ile kızımın sevgili amcaları idi. Uzun yıllar sonra, Mehmet'le buluştuk. İnşallah seninle de görüşürüz. Anılara Yolculuk siten, çocukluk ve ilk gençlik yıllarımdan, hayallerimde bile unutulmuş güzellikleri yeniden yaşamamı sağladı. Eline ve o güzel yüreğine sağlık. Görüşmek dileğiyle. Sevgiler.


Altuğ İşmen, 1 Mart 2010


----------------------------------------------------


Sayın Aydın Ataberk,


Çok çok güzel olmuş ellerinize ve emeklerinize sağlık. Eski bir İhsan Çizakcalı olarak ayrıca şu anda merhum abeyimin de çizakcanın ilk öğrencilerinden olması dolayısıyla eski Bursa'yı ve okulumu, yazılarınızda tekrar yaşamış oldum. Size minnettarlığımı ve şükranlarımı sunar çalışmalarınızda başarılar dilerim.Saygılarımla


Erhan Kurtulan, Elk.Müh., 17 Aralık 2008


-------------------------------------------------------


Sevgili Aydin,



Muhtesem bir eser yaratmissin. Seni kutlarim. Beni Ekvator Gine'sindeki yamyamlarin arasinda aglatmayi basardin. Saatlerce tek tek butun belgelere baktim. Tombul yanaklarindan opuyor ve seni tekrar kutluyorum. Artik bu birikimleri koyacagimiz bir web sitemizin olmasi gerekiyor. Ben de onu organize edeyim. Senin bu muhtesem birikimlerinle cok guzel bir siteye sahip olacagiz. Yakinda www.gsl97.org aramiza katilacak.



Seni sevgiyle kucakliyorum.



Mahmut Melih Kayahan, 9 Aralık 2008


---------------------------------------------------------


Sizlere tesadufen ogrendigim Sn Aydin ATABERK tarafindan hazirlanmis bir site adresi iletiyorum. İzlemeniz tavsiye olunur, harika bir calisma olmus. Ellerine ve yuregine saglik....


Öznur Dere, 24 Eylül 2008


--------------------------------------------------------------Sevgili Aydın bey, anılara yolculuk Blogunuzu inceledim. İnanılmaz bir şey. Ne çok emek var. Ben sizden daha genç :) olduğum için eskiye ait yazı ve görüntülerin bir kısmını özel yaşantımdan hatırladım ama çoğunu da geçmişe olan özel ilgimden dolayı hatırladım. Çok duygulandım. Ne olur bu yaptıklarınızı daha çok insan duysun, sizi daha çok insan tanısın. Sizi tanıyan bir kişi olmak benim için ne şans. Sizi çok seviyorum. Saygılarımla,


Sıdıka Parlak, 24 Eylül 2008


-------------------------------------------------------------Aydin Bey Gunaydin ,



Ellerinize saglik, soyle bir goz atabildim henuz, ilk firsatta satir aralarinda kaybolmak isterim .



Ozellikle benim icin de sizi tanimak cok buyuk bir sans .



Saygilar, Sevgiler,



Sibel Birçiçek, 25 Eylül 2008


-------------------------------------------------------------Sevgili Aydın ağbey,



Bize tekrar muhteşem bir yolculuk yaptırdın güzel anılara.Ellerine sağlık ağbey bize böyle nefis güzellikler yarattığın için.


Sevgiler, saygılar



Sinan Acarel, 25 Eylül 2008


------------------------------------------------------------Sevgili Kardesim Aydin,



Candan tebrikler! Iyi ki boylesine guzel sunulan ve ozlem degeri yuksek anilarini bir gunlukte topladin ve e-postalarda kaybolmamalarini sagladin.



Daha nice 5000'lere! Gerek icerik gerek sunudaki nitelik ilgiyi kendisi yaratiyor. Ne mutlu bizlere, ayni ailedeniz!



Sevgilerle,


Tuncer Ören (1955), 26 Kasım 2008


-------------------------------------------------------------Aydın Bey günaydın



Sizi kutluyorum. Bu azminiz ve paylaşma isteginiz hiç eksilmesin, artsın….



Selamlar



Mustafa GEYVE, 26 Kasım 2008


---------------------------------------------------------------


GÜNAYDINLAR AYDIN ABİCİĞİM; NASILSINIZ?? "ANILARA YOLCULUKTA" DAHA 10 000'Cİ, 50 000'Cİ , 500 000'Cİ ZİYARETÇİLERE ULAŞMANIZ DİLEĞİYLE. BEN BÜTÜN KALBEMLE İNANIYORUMKİ AYDIN ABİMİN KALEMİNİN YALINLIĞI, SADELİĞİYLE ULAŞILABİLİR. YAZILARI OKURKEN DALIP BİR YERLERE GİTMEMEK İMKANSIZ.. SEVGİLER,SAYGILAR


Şükran Durgan, 26 Kasım 2008


---------------------------------------------------------------Sayin Aydin agabey



Boylesine guzel, degerli bir birikimi bir araya getirdiginiz ve bunu hazine degerindeki bir belgesellige donusturdugunuz için sizi kutlarim. Müzik dersini gösteren fotografta, sag basta yer alan muzik ogretmeni, Almanya'da muzik egitimi gormus, oglu da bir donem unlu bir fagotcu olan rahmetli Enver Haraçci hocamizdir. Karli kis gunlerinde, Ortakoy'de okulun onunden denize girer ve esasli bir sekilde yuzerdi.



Grand Cour'da hocalar maçini gosteren fotografin sag tarafinda en bastaki siyah formali adi yazilmamis ogretmen de, Galatasaray Ilkokulu yavrukurtlari baskurtu ve de 1950'li 60'li yillarda Ortakoy'de ogretmenlik yapmis olan Huseyin hoca'dir.



Saygilar, sevgiler



Turgay Tuna 102, 26 Kasım 2008


------------------------------------------------------------Sevgili Aydin Kardesim,



Gercekten bir "online GS müzesi" yaratmisin, eline saglik ve tebrikler !



Ender Enön ( 94 x1962), 26 Kasım 2008


-------------------------------------------------------------Çok güzel, çok sevindim.. Tebrik ederim Aydın Bey.



Çok çok daha fazla kişiye ulaşması dileğiyle. Çünkü gerçekten çok güzel bir çalışma.



Sevgi ve Saygılarımla



Gizem Ertürk, 26 Kasım 2008


------------------------------------------------------------Sayın Aydın Ataberk,


Doğum yerim Bursa anılarına yaptığım gezintide, sizin de benim gibi halamın gelin gittiği konakta kurulan "Özel Yeni Okul"dan mezun olduğunuzu öğrendim. Yalnız ben 1957 mezunuyum.... Ne yazık ki daha sonra kurulan İhsan Çizakça Kolejinin kapandığını öğrendim. Merhum İhsan ve merhume Süheyla Çizakça'nın ruhları şad ve mekanları cennet olsun!Selamlarımla,


Beyza Üntuna, 28 Kasım 2008


Türkiye Cumhuriyeti, Atina-Pire Başkonsolosu


-------------------------------------------------------------



Sevgili Aydın agabey ;


Henuz sadece ıkı bolumu okudum . Ikıncı bolum ozel ılgı alanıma gıren oyuncaklardı . Gecmıse donup o yokluktakı zenginliklerimizi hatirlamak çok güzel . Bir kez daha tesekkür ederim . Bence oyuncak dostu ve oyuncak müzesinin kurucusu sevgili Sunay Akın'la temasa geçip O'nun da sitene ulaşmasini saglarsan çok mutlu olacaktir .Sevgi ile kalin


Bünyat AKIN(104-106 V.S.), 14 Şubat 2008


------------------------------


Degerli Kardeşim



Erol Günaydın ın arkasındaki ben Mehmet Ali ve yanımda Özer Berkay dan tebrikler,selamlar,sevgiler,ellerinize saglık.Özer Berkay ve ben GSLAAG den ayrıldık,resimde gördügünüz oturan GS a hizmet eden üç kardeşimize madalya ve plaket verdik.Tahminen 40 ın üstünde agabeyimiz,okul müdürümüz Meral Mercan ,kıymetlı GS lılar bu madalya ve plaketleri aldılar. Resim o tören sırasında çekildi.



Bilgisayar kullanmada cok acemiyim,ancak daha çok gencim yaşım 73 yavaş yavaş öğreneceğim...



Lütfen gslaag ye girin,orada devrelere girin,gsl55.free.fr dan hatıralara girin 2 sahife Necdet Mahfi Ayral ın kızı Jeyan hanımefendinin bana hediye ettiği üç albüm resim ve efemeraları tetkik edin.Bunlarıda dilerseniz kullanabilirsiniz.



İyi günlerde görüşmek dileklerimle.



M Ali Zeren, 17 Şubat 2008


----------------------------------


Aydin agabey,



Dun gslaag sitesinde, yazilarinizda gezindim. Site harika, yazilariniz enfes, onlari toplanmis ve guzel sunulmus gormek icimi isitti. Hem sitenizin hem yazilarinizin duyurularini tekrar tekrar yapmaliyiz orada. Yapacagiz zaten. Dun bunu dusundum. Ilk olanakta ben de gerekeni yapacagim. (ilk vaktim oldugunda yani, affedin beni bu nedenle)



Saygilarimla.



Gün ARUN 113, 25 Şubat 2008


-----------------------------------



Aydin Bey merhaba


Hazirladiginiz sitenin öncelikle Bursa sayfasini, daha sonra da müzik sayfalarini ve digerlerini inceledim. Paylastigimiz noktalari da gördüm. Böyle bir ise zaman ve emek harcamak, bunlara derlemek takdire sayan. Sizi kutluyor ve tüm günlerinizin bu sekilde verimli olmasini diliyorum. Selamlar.Mustafa GEYVE, 2 Mart 2008


-------------------------------


Sayin Ataberk,



Blogunuz cok hosuma gitti.



22 sene evvel biraktigim dunyanin en guzel sehri Istanbul'u bana tekrar gezdirdiniz.



tesekkur ederim



selam ve saygilarla



David Hasday



New York, 7 Mart 2008


-----------------------------------


Sayın Ataberk,



Biraz önce oğlumun haber vermesiyle sitenize baktım. Elinize sağlık, kutluyorum. Ben de, unutulmuş, unutulmaya yüz tutmuş güzelliklerin arayışı, duyurulması çabasındayım. Blogunuzda sergilediğiniz bilgilere, belgelere kendi genelağ yerimde yer vermek, beni, ziyaretçilerimi pek sevindirecek, mutlu edecek. Bilmem izninizi alabilir miyim?



Bu arada belirteyim, ilgilendiğim konular arasında dilimiz, müzik, yazın, sinema önde geliyor. Sinemayla ilgili bir kitabım (http://www.pandora.com.tr/urun.asp?id=110695 ), araştırma yazılarım, senaryolarım, öykülerim vb. var. Bir göz atabilirseniz, http://www.ilgilik.net/ size bir fikir verebilir sanıyorum.



Başarılarınızın artarak sürmesi dileğiyle selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.



İnal Karagözoğlu, 10 Mart 2008


----------------------------------



Aydın Abi,



Tesadüfen



”Anılara Yolculuk”



Bloguna takıldım.



Bir defada keşfedilemez.



Dönüp dönüp bakacağım.



Teşekkürler.



Çok yaşa emi.



Sevgiler,



A.Şeref Türkmenoğlu, 22 Mart 2008


-----------------------------


Emeklerinize saglik, cok guzel olmus. Bir IEL ve ITU mezunu olarak da ayrica gurur duydum:) Saygilarimla,



Aydin Gurel, 23 Nisan 2008


-------------------------


Merhaba Aydın Bey,



Anılarda yolculuk sayfalarında gezinirken çocukluğuma gittim 4-5 yaşlarındaydım ve ilk defa film makinası görüyordum,İstanbul'dan Niyazi Dayı gelmişti ,Seher Nenemin kireç badanalı duvarına bir bez gerildi ve sizin eşinizin ve çocuklarınızın görüntüleriydi izlediklerimiz.Babanız parmaklarımı tutar birşeyler yapar hep eksik sayardı parmaklarımı onu güleryüzlü ve kocaman bir adam olarak hatırlıyorum çocukluğumdan.



Ben kimmiyim? ben Ümit Arıcan'ın küçük kızı Safinaz'ım,her ne kadar hiç tanışmamış olsakta selamlar sevgiler...



Safinaz KAROL, 31 Ekim 2008


-------------------------------



Ağbi bu güzel sayfalarına bakmak saatlerimi aldı. Yapması kim bilir ne kadar zaman ve emek gerektirmiştir.Ailem 1965'de Bursaya taşınmıştı. Abdal Köprüsünün 5-6 ev yakınına. Heryer gibi oralar da artık tanınmaz olmuş. O yıllarda köprü sayfandaki (daha önce görmediğim) o resmine benziyordu gene az çok.Güzel günler...


Murat Kalınyaprak 109, 1 Ekim 2008


------------------------------------



Aydın Bey sitenizi ziyaret ettim ve çok mutlu oldum. Lakin kendi çocukluğunun oyuncaklarını hatırlayıp bunu konu edip bugünün kuşaklarına aktaran maalesefki çok az büyüğümüz var. Yine maalesef ki geçmişe ait belleğimiz, sanki o güzelim oyuncakların yerine geçen modern oyuncaklarla birlikte yitip gitmaktedir.Aydın Bey, ben TRT çocuk televizyonu için eski ("Dedemin Oyuncağı) oyuncaklarımızı konu eden bir programın yapımcısıyım. Televizyonumuz Ekimde yayın hayatına başlayacaktır. Hazırlayacağım programda komuğumuza oyuncakla ilgili malzemeleri hazırlayarak ya da konuğumuzun desteğiyle; onun çocukluğunda yer etmiş bir oyuncağın yapım aşaması anlatımlı olarak gerçekleştirilecektir. Bu konuda önerilerinizi paylaşmanız bizi sevindirecektir. Yapımını bildiğiniz bir oyuncak varsa ve bunu bizimle program çekimiyle paylaşırsanız çok memnun oluruz. Şimdiden desteğiniz ve oyuncaklara olan duyarlılığınız için teşekkür ederiz, saygılar sunarız.


Engin Yıldız, 21 Eylül 2008


---------------------------------


Aydın bey günaydın,



sitenize meraktan hemen buradan bir göz attım. detaylı olarak evden bakacağız tabii. ellerinize ve yüreğinize sağlık diyorum. eski bursa ve istanbul resimleri çok ilgimi çekti. anlatımlarınızı da okuyacağım . tekrar teşekkürler. saygılarımızla,



Cenk Özçelik, 13 Şubat 2008 çarşamba


-------------------------------


Aydin Bey supersiniz !!!! tebrikler.



Ayşe Siner, 13 Şubat 2008 çarşamba


--------------------------------


Cok guzel. Super bir ani derlemesi. Size cok tesekkurler.Sanki o gunleri yasamis gibi hissettim. Sonsuz sevgi ve saygilarimla



Ali Rıza Tuğluk, 13 Şubat 2008 Çarşamba


----------------------------------


Harika bir site tebrikler tebrikler Aydın beyciğim cok yararlı ve enteresan. Bu sitenizinden faydalanabilecek ve memnunlukla takip edecek dostlar var acaba onlara da izninizle adresinizi iletebilirmiyim ?



Sevgiler ve tüm bu güzel şeylerin devamını getirmeniz dileyiğle



Fügen Evren, 13 Şubat 2008 Çarşamba


------------------------------------


Sevgili Aydın Ağabey;



Çok güzel bir site olmuş.Ellerinize sağlık ve teşekkürler. Saygılar.



Ahmet Dikencik, 13 Şubat 2008 Çarşamba


----------------------------------



Aydın Beycigim ,



bir ara sakin bir zamanda fırsat bulup okumak o güzel anlatımız esliginde kahvemi yudumlarken sizinle beraber gecmiste yolculuk yapmak isterim. Simdiden elinize, yureginize ve super hafızanıza saglık. Sevgilerimle



Özlem Şenkoyuncu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------


Sevgili Aydın beyciğim merhaba.



Anılara yolculuk'ta İstanbul'un o eski günlerini sanki yeniden yaşıyormuş gibi keyif aldım. Biliyorsun ben GS lı değilim. 1970 Maçka mezunuyum. O yıllarda İstanbul bir başkaydı.



Geçen sene Sirkeci'deki Orient ekspres'te yaptığımız Eski dostlar yemeğine Yenikapıdan Sirkeciye yürüyerek gelmiştik.Bu yürüyüşten büyük keyif almıştım. Eski günleri ya'dederek beraberce yürümüş ve eski günleri anımsamıştık.



Anılara yolculuk için teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.



Harun Masatoğlu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------------


Aydin bey,



henuz tamamini okuyamadim ama okudugum bolumler ve fotograflar cok guzeldi.Elinize saglik. Selamlar



Sevgül Alper, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------


Ellerine saglik çok guzel olmus



Ali Meriçboyu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


---------------------------------



Ben de Aydın abimiz nerelere kayboldu diyordum. meğer yoğun bir çalışma içindeymiş. Blog'unuzu inceledim, çok beğendim. Yorum bile yazdım. Hayırlı olsun blogunuz.



Çok güzel olmuş. Ellerinize, emeğinize sağlık. Ben de sizden gelen mailleri güzelce derleyip, bir directory açıp saklamaya çalışıyordum. Ama böylesi çok daha güzel oldu ve size çok yakıştı. Sevgiler,



Yelda Dürüşken, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------



Merhaba Aydin bey,



Dun sayfaniza hizli bir bakis attim, simdi biraz daha bakacagim. Cok guzel olmus ellerinize saglik



Oldukca emek harcamissiniz. Harika gorunuyor



Sevil İnci Cankurt, 15 Şubat 2008 Cuma


---------------------------



Nefis bir arşiv..paylaştığınız için teşekkürler..Saygılar..



Ayfer Çırak, 15 Şubat 2008 Cuma


----------------------------------



Sevgili Ataberklerimiz Bu kadar güzel resimleri bulmak eskiyi bizlere yaşatmak breh breh (Bu aferin demektir.)Ben torunlarla Erim babamla meşgul olduğu için of günümde temiz bir nefes oldu.Her ikinizide öpüyoruz ilk fırsatta buluşmak dileğiyle. Nur. Erim dede(artık amca değil.)



Nursal Tarhan, 15 Şubat 2008 Cuma


------------------------------


Ozenle hazirlanmis bir blog...Teknik olarak kusursuz..Her sayfasini dikkatle okumak gerek...Hazirlayanin eline saglik...



Yorumkar, 12 Şubat 2008


--------------------------------------


Aydın Ataberk'in eseri, beni de çok etkiledi.


Ahmet Kuzucu, 26 Subat 2008 salı