Hazırsanız, biz de (ben ve özgün fotoğraflar da) hazırız, birlikte yolculuğumuza başlayalım ...........
Okulumuz, öğretmenlerimiz, sosyal yaşantımız, kitaplarımız gibi, oyuncaklarımız da, bizim eğitmenimizdi; onlar bize fizik, kimya kurallarını öğretti, yetiştirdi, el becerilerimizi geliştirdi, yaratıcılığımızı artırdı.
Oyuncakların arasında, biz geleceğimizin dünyasını şekillendirdik !
Çocukluğumuzun otomobilleri! İçine binebiliyordunuz. Ne motoru, ne pedalı vardı. Ayaklarınızla iterek yürütüyordunuz. Direksiyon ise, ön tekerlekleri yönlendiriyordu. Tamamen metalden yapılmıştı. Sonbahar günlerinde bindiğiniz zaman, ince pantolonunuz, sizi oturma yerinin soğuğundan koruyamazdı. Biraz daha ilerideki yıllarda, pedalla çalışan modelleri de geldi. Beyoğlu'ndaki Japon oyuncak mağazasının vitrinindeki "son model" arabaya imrenerek baktığımı hatırlıyorum. Akülü arabalar ? Rüyalarımızda bile yoktu.! İçine binebiliyordunuz. Ne motoru, ne pedalı vardı. Ayaklarınızla iterek yürütüyordunuz. Direksiyon ise, ön tekerlekleri yönlendiriyordu. Tamamen metalden yapılmıştı. Sonbahar günlerinde bindiğiniz zaman, ince pantolonunuz, sizi oturma yerinin soğuğundan koruyamazdı. Biraz daha ilerideki yıllarda, pedalla çalışan modelleri de geldi. Beyoğlu'ndaki Japon oyuncak mağazasının vitrinindeki "son model" arabaya imrenerek baktığımı hatırlıyorum. Akülü arabalar ? Rüyalarımızda bile yoktu.
İşte sizi saatlerce oyalayabilecek bir oyuncak: Mızıka ! Mızıka'ya oyuncak mı diyelim ? Haydi öyle olsun. Çalmasını ister bilelim, ister bilmeyelim, hepimizin bir mızıkası vardı. Kimse, kimsenin mızıkasını çalmazdı. Herkes, kendi mızıkasını çalardı. Cebinizde taşırken, kirlenmesin, tozlanmasın diye, mızıkalar, kutusuna konurdu. Benim, müzik bilgim oldukça zayıftır (yoktur diyemedim). Mızıka ile çok güzel melodiler çalan arkadaşlarıma imrenirdim. Mızıkalar, büyüklerin size alabileceği ya da arkadaşınıza doğum gününde verebileceğiniz en güzel hediyelerden biriydi. Mızıkanın biraz ileri boyutu, akordeondu. Ben akordeon melodilerini oldum olası severdim. Bir akordeonumun olmasını Çok istedim. Büyüklerim almadılar. Nedenini sordum. Müzikle uğraşanların, çok duygusal yetiştiklerini söylediler.
İşte, her biri, kolleksiyon parçası niteliği taşıyan metal oyuncaklarımız. Hepsi özenle yapılmıştı. Otomobillerde, kamyonlarda, itfaiyelerde, bütün ayrıntılar bulunurdu. Tankların, lastikten paletleri olurdu. Bu oyuncaklarda, şoför koltuğu, oturma koltukları bulunur ama, hiç oturan insan olmazdı. Birçok aksamları hareketliydi. Direksiyonu çevirebilirdiniz, kapılarını açıp kapatabilirdiniz, bazılarında motor bölmesine bile bakabilirdiniz. Halının üzerine yere yatıp, bir elinizle, otobüsü gözlerinize doğru yürüttüğünüzde (kendinize doğru çektiğinizde), otobüs, neredeyse, gerçek boyutuna ulaşır, sahici olurdu. İşte, her biri, kolleksiyon parçası niteliği taşıyan metal oyuncaklarımız. Hepsi özenle yapılmıştı. Otomobillerde, kamyonlarda, itfaiyelerde, bütün ayrıntılar bulunurdu. Tankların, lastikten paletleri olurdu. Bu oyuncaklarda, şoför koltuğu, oturma koltukları bulunur ama, hiç oturan insan olmazdı. Birçok aksamları hareketliydi. Direksiyonu çevirebilirdiniz, kapılarını açıp kapatabilirdiniz, bazılarında motor bölmesine bile bakabilirdiniz. Halının üzerine yere yatıp, bir elinizle, otobüsü gözlerinize doğru yürüttüğünüzde (kendinize doğru çektiğinizde), otobüs, neredeyse, gerçek boyutuna ulaşır, sahici olurdu.
Ana binanın zemin katında, yemekhanelerin karşısında, ön bölüme yakın bir yerde, "oyun odamız" vardı (oyuncak demiyorum). Orada, satranç ve damanın yanında, el ve zihin becerileri isteyen çeşitli oyunlar bulunurdu. Ben, demir bir bilyayı, deliklere düşürmeden, kavisli bir çizgi üzerinde yürüten oyunu çok severdim. Yaklaşık 10 cm yüksekliğindeki tahta bir kutunun üzerinde, yandaki iki ayrı döndürgeç ile, düz bir zemin, üç eksende eğilir, üzerindeki metal bilya hareket ettirilirdi. Başka ne oyunlar vardı, fazla anımsamıyorum. Oyun odasını hatırlayanlarınız var mı ?
Sanatsal ve kolleksiyon değerleri tartışılmayacak oyuncaklarımızın yanında, bir de harcıalem (günlük) oyuncaklarımız vardı. Bu oyuncaklarda, tüm ayrıntılar bulunmazdı. Genellikle, birleştirilmiş bir-iki metal (teneke) parçadan oluşurlardı. Parçaların birleşme yerlerinde, küçük kulakçıklar olur, bu kulakçıklar, parçalar birleştikten sonra, ters yöne doğru kıvrılırlardı. Bazen de, bu kulakçıklar, sağa sola kaymamaları için bir rondelanın içinden geçerlerdi. Teneke otomobillerin, tekerlekleri bile metalden olurdu. Motorları, aynaları, farları olmazdı. Bütün ayrıntılar, üzerlerindeki resimle sağlanırdı. Onları, yere ya da masaya sürterek oynardınız. Bu oyuncakların, kendilerine has kokuları olurdu. Boyaları mı kokardı acaba ? Ben en çok, teneke motorsikletimi severdim. Rengi kırmızıydı. Üzerindeki sürücünün özel rüzgar gözlükleri vardı. Devrilmemesi için, yanlarında da, iki küçük desteği vardı.
Oyuncakların kendi kadar, oyuncak kitapları, katalogları, hatta kutuları da ilgimizi çekerdi. Kutuları elimizden bırakmazdık. Üzerlerinde, o serinin diğer modelleri, kataloglarda, o markanın diğer oyuncakları olurdu. Hepsine ayrı, ayrı bakardık. Zaman, zaman, elimize Quelle gibi, 5-6 cm kalınlığında mektupla satış katalogları geçerse, doğrudan oyuncak sayfalarını çevirirdik. Oyuncak kutularının bir işlevi de, o oyuncağın, nasıl yapılacağına, nasıl oynanacağına dair ipuçları içermesiydi. Oyuncak katalogları, oyuncak kadar hoşa giden bir hediyeydi.
Oyuncak tren hepimizin hayaliydi, en sevdiği oyuncağıydı. Bugün büyüklerin, model tren kulüpleri kurduğunu biliyoruz. Trenler, ne kadar gerçeklerine benzerlerse, oynaması o kadar keyifli olurdu. Raylar, gerçek raylara benzerdi. Rayların arasında, taş döşenmiş gibi bir görüntü olurdu. Tren, mutlaka tünelden geçmeliydi. Tünelden geçmeyen tren, tren sayılmazdı. Eğer tüneliniz yoksa, sert kapaklı bir kitabı açarak, rayların üzerine koyar, tünel yapardınız. Trenlerde, hem yolcu vagonu, hem de yük vagonu olurdu. Yük vagonlarına, oyuncaklardan birini, örneğin bir tahta parçasını yükler, trenin onu taşımasını seyrederdik. Marklin, en iyi oyuncak tren markasıydı. Oynamasak bilse, güzel bir lokomotifi elimize alıp, saatlerce, saatlerce, saatlerce incelerdik, seyrederdik.
Pervaneli model uçak, en yararlı oyuncaklardan biriydi.
Çocukluğumuzda, mobilya, mutfak eşyası ve benzeri oyuncakların büyük bir bölümü, asıllarının minyatürü gibiydi. Neredeyse, aynı malzemeden yapılırdı. Fincan ve tabaklarımız porselendendi. Tencere, tava, çaydanlık, kahve cezvemiz de bakırdandı. Kuzine, neredeyse, gerçeği gibiydi. Mobilyalarımız ise, gerçek tahtadandı. Onlarla oynaması çok keyifli olurdu. Şimdi, neredeyse, bu oyuncakların hepsi, plastik ya da polyesterden yapılıyor. Aynı keyfi veriyor mu, bilmiyorum.
Bu fotoğrafı, bizi izleyen "ablalarımız", eşlerimiz için özel olarak ekledim. Onları da hiçbir zaman unutmadığımızı göstermek istedim. Oyuncak ayılarla genelde, kız olsun, erkek olsun, bütün çocuklar oynardı. Pek de şirin olurlardı. Günümüzde, gençler, el çantalarının kenarına maskot hayvanlar asıyorlar. Eski günlere özlem mi dersiniz ?
Oyuncakların arasında, biz geleceğimizin dünyasını şekillendirdik!
Dilerim, içinizdeki çocuk hiç yaşlanmasın !
* * * * * * * * *
Bugünkü sohbetimizin de sonuna geldik. Bugün, çocukluğumuzdaki oyuncaklara bir göz attık. Oynadığımız bütün oyuncaklara bakabildik mi ? Böyle bir iddiamız yoktu. Amacımız, sadece çocukluk yaşantımızdan bir kesit sunmaktı. Daha 3 boyutlu wiew master'e bile bakamadık. Tahta küplerin, oyun hamurlarının, renkli boyama kalemlerinin yanına bile yaklaşamadık. Buna ne vaktimiz yeterdi, ne de kısacık bir mesajdaki yerimiz. Biz, burada sizlerle yalnız biraz sohbet etmek istedik.
1 yorum:
Sevgili Aydın agabey ;
Henuz sadece ıkı bolumu okudum . Ikıncı bolum ozel ılgı alanıma gıren oyuncaklardı . Gecmıse donup o yokluktakı zenginliklerimizi hatirlamak çok güzel . Bir kez daha tesekkür ederim . Bence oyuncak dostu ve oyuncak müzesinin kurucusu sevgili Sunay Akın'la temasa geçip O'nun da sitene ulaşmasini saglarsan çok mutlu olacaktir .
Sevgi ile kalin
Bünyat AKIN
(104-106 V.S.)
Yorum Gönder