Okul günlerimiz, gençlik yıllarındaki anılarımız ...

Merhaba, yazılarımı paylaşabilirsiniz, sonuçta paylaşmak için yazıldılar... Ancak lütfen emeğe saygı gösterin, isimsiz kullanılmalarına müsade etmeyin.

İlginize teşekkür ederim.


Sahibini arayan belgeler

Aşağıda sizlere "Sahibini arayan belgeler"den bir demet sunuyorum. Aramızda, bu belgeler hakkında bizi bilgilendirebilecek ağabeylerimin ya da kardeşlerimin olduğunu sanıyorum.

Belgeler doğrudan size ait olmayabilir, ama, belki ailenizden, büyüklerinizden birine, belki de bir arkadaşınıza aittir.

Haydi, biraz hafızalarımızı zorlayalım, bu belgelerin öykülerini bulalım, paylaşalım


1892 yılı Galatasaray Lisesi mükafat belgesi. 662 Şevki'ye verilmiş. 113 yıllık


Osmanlıca Galatasaray Lisesi Aferin belgesi. Yılı belirli değil


1904 yılı Galatasaray Lisesi Aferin belgesi, 162 Şevki'ye verilmiş

14 Mart 1908. Galatasaray Lisesi Aferin belgesi, 175 Naci'ye verilmiş
(Melih Şabanolu'ndan gelen bilgi: Mekteb-i Sultani 1908 yılı mezunu Ahmet Naci Turaç'a verilmiş. Bu abimiz avukatmış ve Petrol Şti. Genel Müdürlüğü görevini yapmış)


1 Mayıs 1910, Galatasaray Lisesi Aferin belgesi, 884 Bedrettin' verilmiş
(Melih Şabanoğlu'ndan bilgi: 884 Bedrettin isimli Galatasaraylı ise mezun değil. 1912'de mektebi terketmiş)

10 Temmuz 1911. Ödül belgesi. 1241 Fethi'ye verilmiş
(Melih Şananoğlu'ndan bilgi: 10 Temmuz 1911'de aferin belgesi alan 1241 Mehmet Fethi de mezun olmamış. 1912'de mektebi terketmiş)



Mektebi Sultani takdir belgesi

1916 yılına ait Aferin belgesi

1923 yılına ait bir karne

Cumhuriyetin ilk yıllarına ait bir karne. 293 Enver'e ait
(Melih Şabanoğlu'ndan bilgi: 293 İbrahim Enver ise sadece bir yıl okumuş Galatasaray Lisesi'nde. O da 1923. Karnede Mekteb-i Sultani görünüyor okulun ismi. Demek ki en fazla 1923 Mayısı'na ait bir karne. O sene Ağustos ayı sonunda okulun ismi Galatasaray Lisesi olarak değişmişti)

1931 yılının hocaları ve öğrencileri toplu halde. Hocaların dördü, fotoğrafı imzalamış

1945-1946 yılına ait bir "Talebe Defteri". 1119 Metin'e ait
(Melih Şabanoğlu'ndan bilgi: 1946 yılındaki Talebe Defteri 1947 Edebiyat mezunu olan Metin Sugan'a ait. Kendisi tekslit ticaretiyle uğraşmış)

Galatasaraylı bir ağabeyimizin kısa pantolonlu bir fotoğrafı. Tanıyanınız var mı ?

19 Mayıs 1946 yılına ait bir Gençlik ve Spor Bayramı davetiyesi. Sizden ya da büyüklerinizden katılan olmuş mudur ?

26 Mayıs 1951 Vapur gezisi davetiyesi. Kimler katıldı acaba ?


17 Mayıs 1968 tarihli, 100ncü yıl Sanat ve Kültür Haftası davetiyesi. Organizatörler, mutlaka aramızda olmalı

18 Mayıs 1968, 100ncü yıl, Kültür ve Sanat Haftası davetiyesi


15 Kasım 1968 tarihli 100ncü yıl balosu davetiyesi. Öyküsünü kim bizlere aktarabilir ?


24 Ağustos 1968, 100 yıl Deniz Şenlikleri davetiyesi

1969-1970 yılı mezuniyet töreni davetiyesi. Aramızdan kimler katıldı acaba ?

29 Eylül 1988 tarihli, Galatasaray Müdürü imzalı bir işbirliği çağrısı. Kimler öyküsünü biliyor ?


Galatasaray Lisesi Müzik öğretmenleri ve kemancıları. Aralarında tanıdığınız var mı ?
Galatasaray Lisesi Müzik Grubu. Yoksa siz misiniz ?

Galatasaray Lisesi öğretmenleri ve öğrencileri toplu halde. Dikkatli bakınca, tanıdık görebiliyor muyuz ?

Grand Cour'da bir maç

Bugün "Anılara yolculuk" dizisinde özel bir sayfa açmak istiyorum. Sizleri, Grand Cour'da yapılan "Türk ve Fransız hocalar maçına" davet etmek istiyorum.

Önden buyurun, Grand Cour'a giden o dar kapıdan önce siz geçin.

Sevgilerimle




Balleret, Motor Salih, Nedim hoca, Ecvet hoca, Albesa, Ülkü ağabey, Ömer Sümer, Ferruhzat Turaç, İrfan hoca, Boufflers, Le Calvez, Goodman, Piot .... maç öncesinde, anı fotoğrafı çektiriyorlar



Santra atışı başlar başlamaz, Ferruhzat hoca, rakip kaleye atağa başlıyor. Seyircilerden büyük destek var. Mehmet Ali Gültekin, atağı izliyor.









Ferruzat hocanın atağıyla Fransa kalesinde çok kritik bir an. Salih hoca "apport"ta bekliyor



Maç ilerledikçe, hocaların pili azalıyor. Mr Goodman, çareyi sahaya oturmakta buluyor



Maç olur da, tartışma, itiraz olmaz mı ? Oyuncular hoca bile olsa olur. Top ele değdiydi, değmediydi ... tartışma uzayıp gidiyor





Çok kritik bir anda, Türk kalesine köşe atışı. Nefesler tutulmuş






Ferruhzat hoca kan ter içinde kalıyor. Onu, hiç böyle gördünüz mü ?





Nihayet bitiş düdüğü çalıyor. Seyirciler, sahaya hücum ediyor. Hocaları omuzluyor. Hocalar, coşkulu seyircilerin omuzlarında saha turu atıyor. Maçın sonucunda, Türk hocalar, hakem M. Ali Hocanın büyük hatalarıyla (!) Fransız hocaları yeniyor; ardından, Le Calve, havuza atılıyor.


100 Yıl önce Paris


Yazı dizimizde, özellikle gençlik günlerimizdeki İstanbul'u incelemiş; Taksim'de, İstiklal caddesinde, Tünel'de, Ortaköy'de dolaşmıştık. Oysa, bir çoğumuzun, o ya da bu şekilde, yurt dışındaki şehirlerle de ilgisi vardı, hala da olmaya devam ediyor. Avrupa'nın büyük şehirleri arasında, eminim ki, anılarımızda daha çok Paris yer almaktadır.

Paris metrosu ? Henüz yoktu. "Porte de Vincennes - Porte Maillot" arasındaki 1 numaralı hat, ancak 19 Temmuz 1900'de başlayacaktı. 1889'da yapılan Eiffel kulesi ise daha çok yeniydi.

100 yıl önceki Paris'i görmek ister misiniz ?

Öyleyse, buyurun, hep birlikte, Champs Elysees'de, Concorde meydanında, Boulevard Haussman'da, Seine nehrinin kıyısında gezelim.








... ve Marsilya













Bugünkü gezimizde, Paris'in 100 yıl önceki yaşamına bir göz attık. Zaman, zaman paytonlara, zaman, zaman elektrikli tramvaylara bindik. Samaritaine mağazasının kaldırımlarında dolaştık. Geniş caddelerde, trafikten korkmadan karşıdan karşıya geçtik. Umarım, gezimiz, ilginizi çekmiştir.

Sağlıkla kalın, mutlu kalın



Bursa'da zaman


Anılara Yolculuk dizisinin, 16cı bölümüyle yeniden karşınızdayız.

Çoğul konuşuyorum; çünkü bu sefer, iki kişi birden karşınızdayız. Hazırladığımız mesaj, ortak bir çalışmanın sonucu. Hem de ne yoğun bir çalışma ! Sizlere güzel bir keyif yaşatabilmenin kaygısıyla işe giriştik.

1523 Gülseven Sonumut ağabeyimiz, lisemizden 1959 yılında mezun olmuş. Bursa doğumlu. Şimdi, Bursa anılarını dile getiriyor. Ağabeyimize, bu katkıları için, çok teşekkür ediyorum.

İlk önce, elimdeki fotoğrafları, Gülseven ağabeyimle paylaştım. O da, anılarını bana gönderdi. Ben de, onun anlatımıyla, bu yazıyı düzenledim.

Anılara yolculuk dizisinin bu sayısı çok güzel oldu: 16, Bursa'mızın plaka numarası. Unutulmaz artık.
Biz, bu hazırlıklardan çok keyif aldık, heyecan duyduk.
Dilerim siz de keyif alırsınız.

Bu açıklamalardan sonra, hazırsanız, Bursa'daki nostaljik yolculuğumuza başlayalım.

Yazılar : Gülseven Sonumut (1959)

Düzenleme : Aydın Ataberk (1966)

Fotoğraflar : Anonim


Abdal Köprüsü

Ben Bursa doğumluyum. 1940 yılında, Çelik Palas’ın karşındaki köşkte otururmuşuz. O zamanlar, o köşk, demir parmaklıklı bahçe duvarı olan bir köşktü. Daha sonra yolun genişletilmesi bahanesiyle 1947 senesinde ön bahçe istimlak edildi. Sanırım şimdi beyaz bir köşk ve lokanta oldu. Bursa Doğum Evi’nde doğmuşum.

Bursa Doğum Evi Altıparmak’ta Parkın girişi karşısında 3 veya 4 katlı ahşap bir köşktü. Sonra 1950’lilerde yıkılıp yerine modern bir hastahane yapıldı.

O köşkte 1941 yılı sonuna kadar oturduktan sonra ( 2ci dünya savaşı nedeniyle Bursa - Çekirge otobüslerinin çalışmama söylentisi üzerine Tophane’ye Şehadet Camii tarafına, babamın öğretmenlik yaptığı Bursa Sanat Enstitüsü’ne yakın olmak için taşınmışız) tekrar 1949 yılında o köşke taşındık.

Bursa’daki ana okullar ve ilk okullar
Bursa’da iki tane özel ana okulu ve ilk okul vardı. Birinin adı Özel Reyhan ana ve ilk okulu, diğeri Özel Yeni okul. Özel Reyhan okulunun forması açık mavi ceketti sanırım. Özel Yeni Okul’un (daha sonra İhsan Çizakça Koleji oldu) ceketleri kırmızıydı. Resmi geçitlerde kızlar beyaz etek, erkekler kısa beyaz pantolon giyerdi. Ben ve daha sonra Özhan Canaydın bu ilk okulu bitirdikten sonra Galatasaray’a yetiştiriciye imtihanla girdik.

29 Ekim ve 23 Nisan’da ilkokullar da resmi geçitlere katılırdı. Sonra sadece 23 Nisan'a katılır olmuştuk.

23 Nisan'da çocuk baloları olurdu. Bu balolar, hatırladığım kadarıyla 1949 - 1950 ve 1950 - 1951 yıllarında Haşim İşcan ilk okulunda olurdu. 1951 den sonraki yıllar çocuk balolarına ne oldu bilmiyorum.



Bursa’nın ana caddesi parke taşındandı. Haşim İşcan’ın valiliği sırasında Setbaşı köprüsünden Çekirge’ye kadar asfalt yapıldı. Bir de Beşikciler’deki Vali Konağı yapıldı.

1950 seçimlerinde yeni binası yapılmakta olan Çelik Palas'ın altındaki dükkanlarda seçim sandığı kurulmuştu. Vali Haşim İşcan gelip oy atmıştı. Ama seçim kanununa aykırı olarak seçmen kabinine girmeden kendisine verilen oy pusulasını açıkta zarfa koyup sandığa atmıştı. Annem rahmetli kendini 1946 seçiminde sanıyor diye söylenmişti. Belki bilirsiniz, 1946 seçimi açık oy gizli sayım gibi bir ilginçliğin olduğu bir seçimdir.

Bursa’da iki yerel gazete vardı. Biri Ant, diğeri Hakimiyet. Ant gazetesi Halk partisini, Hakimiyet ise Demokrat partiyi tutan gazetelerdi.

Onların baş yazarlarını bilirdim ama şimdi hatırlayamadım.

İstanbul gazeteleri hep öğleden sonra gelirdi. Bazı günler Mudanya üzerinden, bazı günler Yalova üzerinden. Lodostan ertesi gün geldiği de olurdu.




Çelik Palas'ın Beyaz Rus bir aşçısı vardı. Sabah yemeğini ayarladıktan sonra beyaz aşçı külahıyla bahçeye çıkıp dolaşırdı. Sanırım karısı da otelin oda temizliklerinden sorumlu bir hanımdı. Ona Madam diye hitap edilirdi. Bu ailenin de liseye giden bir kızları vardı. Çelik Palas'ın bahçesinde bisiklete binerdi. 1950’li senelerde 10-15 senedir orada çalışıyordu.

Hamam sefaları
Çelik Palas'ın karşısında otururken alt tarafta bulunan Kaynarca, Eski Kaplıca ve Kara Mustafa hamamlarının yolu üzerinde olduğumuzdan, şehir içinden gelenler veya yaya gelenler önümüzden geçerlerdi. Kaynarca hamamı yalnız kadınlar hamamıydı sanırım. Kadınlar ellerinde tencereler, çocuklar boyunlarında su kabakları, ellerinde dümbelek ile sabahtan hamama giderlerdi. Bazen dümbelek çalarak giderlerdi ki bu genelde gelin hamamı içindi.

Bir de arife akşamları millet hamama giderdi. 1950 - 1951 senelerinde bayramlar yaza geldiğinden, evin önüne akşam, şerbetçi, arabasıyla gelir, hamam çıkışı içi yananlara bardağa Uludağ karı koyup şerbet yapardı. Ben de başında durup, şerbetçiye bir bardak şerbete olsa gerek, yardım ettiğimi hatırlarım.




Sinemalar
Bursa’da 50'li yılların başına kadar iki tane sinema vardı. Tayyare sineması ve Şafak sineması.

Tayyare sineması birinci vizyon filmler getirirdi. MGM’in müzikal filmlerini orada gördüğümü hatırlıyorum. 12 yaşından küçüklerin suareye gitmesi yasaktı. Bu nedenle bir keresinde babamın paltosunun içine saklanarak gittiğimi hatırlıyorum. Ama filmi sonuna kadar seyrettiğimi hiç sanmam, uyumuş olmalıyım. Yoksa cuma veya cumartesiden pazar günü için bilet alır, öyle giderdik.

Setbaşı köprüsünün sol başındaki Şafak sinemasıydı. Bu sinema çarşamba günleri saat 2 veya 3’te talebe matinesi yapardı. Salon kız öğrencilere ayrılırdı. Balkon erkek öğrencilere aitti. Sanırım ücreti de 25 kuruştu. Asma katta ise localar vardı. Genelde orada öğretmenler olurdu.

Daha sonra Halkevi binasında da bir sinema ve Ahmet Vefik Paşa tiyatrosu kuruldu. O sinema ve Şafak sineması da Zoro benzeri, 32 kısım tekmili birden macera filmleri oynatırlardı. Özellikle yazın, Galatasaray'dan geldiğimde, 1952 - 1953 yıllarında, o sinemalara çok gitmiştim.

Bursa’da garajlar
Bursa’da otobüs terminali olmadan önce, Ulucamii'nin yanında, çınar altından, Karacabey, Bandırma, Mustafa Kemal Paşa ve daha sonra İzmir’e giden otobüsler kalkardı. 2 adet otobüs firması vardı o istikamete çalışan. Biri Güzel İzmir, biri Ege seyahat.

Yeniyol’da ise Yalova, Mudanya, Karaköy ve de Ankara’ya giden otobüs firmaları vardı. Başlıcaları Koç, Moda garajı ve Yeni garaj.

Yalova’ya giderken seyahat firmasını seçebilirdiniz ama dönüşte Yalova’da otobüsler sıraya girer, dolan kalkardı.

O zamanlar, otobüsler Yalova’ya 2½ saatte giderdi. Gemlik ve Orhangazi’de 5 dakika mola verirdi. Dolmuş taksiler 5 kişi alır ve 2 saatte, şoförün delisine rastlarsan, 1 saat 45 dakikada giderlerdi.

İstanbul’la irtibat ya Mudanya’dan ya Yalova’dan olurdu. Şimdiki gibi kara yolu olanağı hiç yoktu. Bursa'lı iş adamları günü birliğine İstanbul’a gidecek olurlarsa gece 23 veya 24’teki otobüsle veya sabah 2 veya 3’te dolmuş taksiyle Yalova’ya gidip, sabah 6 vapuruna binerlerdi. Öğleden sonra 6’daki Yalova vapuruyla dönerlerdi ki Bursa’ya dönüşleri gece 22-23 olurdu.


1948 senesine kadar İzmir’e gidiş ve dönüşlerimiz Bandırma veya Balıkesir üzerinden olurdu, çünkü Bursa’dan İzmir’e direk otobüs seferleri yoktu. Bu yüzden İzmir’e gidiş bir günde, dönüşü ise bir buçuk günde olurdu.
Haftanın belli günlerinde olan Bandırma İzmir ekspres treniyle gitmek için sabah 06’da otobüse binip Bandırma’ya İstanbul’dan gelen vapurdan önce varıp, saat 12:30 gibi bilet alıp trene binerdik. Tren gece saat 23.00 - 24.00 gibi İzmir’e varırdı. Yolda giderken Apolyont (Ulubat) gölü civarındaki köprüleri geçerken, köprüler ahşap ve yük sınırı olduğundan, otobüsten erkek yolcuları indirirlerdi. Ben de kendimi erkeklerden sayıp, inip yürüyerek köprüyü geçmiştim.

Dönüş için; sabah İzmir’den binilen tren, Bandırma’ya 17.00 - 17:30 da varırdı. Bursa’ya gece otobüs olmadığından, bir gece otelde kalıp, ertesi sabah Bursa’ya hareket edilirdi.

Bursa’dan İzmir’e direk otobüsler 1949 senesinde, sabah 06.00’da kalkıp 12 ila 14 saat arasında gider oldular.




Yapı Kredi bankası ikramiye evi
Altıparmaktan gelen yolla Muradiye’den gelen yolun birleştiği yerde, Beşikler karakolu ve durağı vardı. Oraya yüz metre mesafede Altıparmak yönünde bir ev vardı. Yapı ve Kredi Bankası'nın ikramiye eviydi. Onu bir köylü, on liralık hesabıyla kazanmıştı. Ama gerçekten köylüydü; bahçede keçi veya koyun, hatta balkonunda tavuklar dolaşırdı. Çok uzun zamandır o taraflara gitmediğim için, ne oldu bilemiyorum.

Trafik kontrol ekibi
Bursa’da trafik, belediyenin kontrolündeydi. Sepetli motosikletli polis, bir sabah, bir de öğleden sonra bir kere, Çekirge'ye gider dönerdi. 1952 - 1953 yazlarında bisiklet ehliyeti almak için 18 yaş gerekiyordu. Evin önünden geçmelerini bekler, ondan sonra bisiklete binerdik.

Daha sonra, 15 yaşında, İstanbul’da Cağaloğlu’nda, Milli Talebe Birliği bahçesinde imtihana girip bisiklet üstünde sekiz yaparak ehliyet aldım.




Dağcılık Kulübü
Atatürk caddesi üzerinde, saygın bir yerdi. Yazın gün boyu bahçesinde çay, kahve, pasta yenirdi. Yaz akşamları, bahçe parmaklıkları perdeyle kapanır, içerde haftada birkaç gün, canlı müzik yapılırdı.

İskender
Herkesin sevdiği döner, Bursa’da İskender’in bir oğlunun, Atatürk caddesindeki dükkanında, diğeri de, Yıldırım’da, çarşı içindeki kardeşinin dükkanında vardı. Daha sonra cadde üzerindeki dükkanda çalışan ocakçısı, Hacıbey dönercisi adıyla, eski postahanenin karşısında, İskender’le aynı sırada dükkan açtı. O Hacıbey’e, daha sonra, İzmir Karşıyaka’da dükkanında rastladım, konuştum. O zaman başka yerde şubesi yoktu.

İlk okulda öğle yemeği tatilinde, devamlı olarak İskender’e gidip kebap yerdim. Bana öyle alışmışlardı ki ben karşıdan karşıya geçerken, dönerim hazırlanıp önüme konurdu. Hemen, hemen aylarca her gün yedim. O zamanlar (yıl 1949 - 1951) 1 porsiyon döner, 80 kuruştu. Dönerle, İskender’in karşısında bulunan şıracıdan gelen bir bardak da şıra içerdim (O zamanlar Coca Cola yoktu). O da 10 kuruştu. 10 kuruş bahşiş bırakırdım. Hepsi, 1 lira tutardı. Babamla gittiğim zaman, yağlı müşterimiz geldi diye karşılarlardı.

Rehberlik
Bursa’da oturunca, akrabalar, uzak yakın tanıdıklar, yazın kaplıcaya gitmek için, bize misafir gelirdi. Bursa’yı ziyaret etmek isterlerdi. Bursa’daki bütün camileri ve gezilecek yerlere götürmek, rehberlik yapmak bana düşerdi. O zamanlar, her camiin özelliğini, hikayesini bilirdim. Yeşil caminin içine girerken, duvardaki çiniler üzerindeki Yunan askerlerinin dipçik darbelerini gösterip anlatırdım. Saat kulesini, Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerini gezdirirdim.


Saat Kulesi 1936

Bayramlar

Biz 1945 - 1949 arasında, Tahtakale’de Yokuş cadde’de (Pınarbaşı’na ve Orhaneli’ne giden yolla) Üftade camiin oradan gelen yolun kesiştiği yerde bulunan su değirmeninin üzerinde oturduk. Önünde kocaman bir dut ağacı vardı. Her yaz bir karpuzcu, ağacın altında sergi kurar, orada yatıp kalkardı. Sonbahar yağmurlarına kadar. Çarşının içinde birkaç koltuk meyhanesi bulunurdu. Ramazan ayında hepsi kapalı olurdu. Arife akşamı açıldığında, bütün akşamcılar doluşur, saat 10’dan sonra sarhoş olarak önümüzden geçerlerdi.

Bursa’nın bütün çocukları, yeni elbiselerini giyip, el ele tutuşup, evin önünden geçer, Pınarbaşı’nda kurulan bayram yerine giderlerdi. Daha sonraları, sanırım Lunapark olarak, Bursa stadı yanındaki parka taşındı.

Pınarbaşı’ndaki bayram yeri çok büyüktü. Orada ata binilir, bisiklet kiralanır (iki tekerlekli, üç tekerlekli), deniz kızı, salıncaklar, atlı karınca, güç denemesi (rayda gidip sonuna kadar dayanırsa, barut patlatanlardan) gibi oyunlar vardı. Tabii halka atarak sigara almak ya da tüfekle nişan alıp, sigara kazanmak da vardı.

Pınarbaşı’nda ve Hisar üstü mahallerinde, evden eve, Pınarbaşı’ndan gelen su, bir arık içinde akardı. Çok serin olarak aktığı için, karpuzlar soğutmaya konur, bazı yemekler o suyun içinde korunurdu. Ayrıca o evlerde, bahçe de sulanırdı.



Bu resim 1948 - 1949 senelerinde açılmış olan Haşim İşcan ilkokulu’nun bahçesinden çifte fırınlara doğru çekilmiş. Bu okul, o zamanın en modern okuluydu.

Sanırım, bu ilkokul daha sonra, Eğitim Enstitüsü oldu.

Bu okulda yapılan ilkokul çocuk balosuna 1950 - 1951 senelerinde gitmiştim. Ama, hem utangaçlıktan, hem de yaramazlıktan, öğretmenimin dans etmeye gönderdiği kız arkadaşımı yarıda bırakıp, katlar arasında, erkek arkadaşlarımla kovalamaca oynamıştım.


Eski Türkçe olarak, Bursa’nın Setbaşı semti ve Işıklar okulu



Eski Türkçe Emir Sultan Camii Şerifi ve Yıldırım



Bu resimde Tophane, Saat kulesi, Osmangazi türbesi görülüyor.
Solda gözüken camii de, Şehadet camii olmalı.



Sanırım bu, Murat Hüdavendigar camii ve külliyesi olmalı, ama tam emin değilim



Çelik Palas'ın alt bahçesinin görünümü


Temenyeri veya Maksem'den, Ulucamii’nin görünüşü. Sağda Orhangazi camii




Atatürk heykeli. Onun hemen arkasında geniş bir park. Parkın iki yanında Vilayet Konağı ve mahkeme binası vardı. O parkın üst tarafında, üç, dört metre yukarıda, bir meyille bağlanmış bir park daha vardır. Ortasında da bir havuz. Orada bisiklet kiralarlardı. Küçük, orta, büyük bisiklet kiralanırdı. Ya tur hesabı, ya da saat hesabı.

Bisiklete binmeyi orada tek başıma, o üç, dört metrelik eğimden aşağı giderken (istemeyerek) öğrendim. Fren tutmuyordu. Küçük bisiklet 24, orta 26, büyük bisiklet 28 kuruştu.



Bir sonraki resme göre Çelik Palas'tan Ceylan köşkü.
Sanırım bu köşk yıkılıp yerine yeni bina yapıldı







Çelik Palas oteli. Karşıda, sağ tarafta, Çelik Palas hamamı


Çelik Palas otelinin yeni binası. Otobüs, dükkanların önünde.
1950 yılında, yeni bina henüz tam bitmemişti





Havuzlu Park'a, yaşım küçük olduğu için, tek başıma gidemedim. Orada, yüzme yarışları da yapılırdı. Yalnız, her yaz tramplenden üst üste atlamaktan, bazı kaza haberleri duydum



Ulucami’deki hat yazıları. Değişik tarz, hat yazı örneklerinin bulunduğu bir yerdir



Atatürk meydanının son düzenlenmesi yapılmadan önceki 1930’lu yılların Bursa’sı. Heykelin karşısında, daha Halkevi binası inşa edilmemiş. İleride solda, Vilayet konağı ve Emniyet Müdürlüğü binası var. İlerde sağda görünen bina, sanırım Tayyare Sineması binası.


Bugünkü sohbetimizin sonuna geldik. Bursa'nın geçmiş günlerine, hep birlikte bir göz attık. Bizi sabır ve ilgi ile izlediğiniz için çok teşekkür ederiz.

Sağlıkla kalın, mutlu kalın, hep hoş kalın.

Aydın Ataberk (1966) & Gülseven Sonumut (1959)

Google
 

Sizlerden Gelenler ;

Sevgili Aydın; ağabeyin Mehmet'in Galatasaray Lisesinden sıra arkadaşıydım. Hatırlayacağını zannediyorum. Ayrıca bir de rahmetli Rahmi Ertin ortak dostumuzdu. Damadım ile kızımın sevgili amcaları idi. Uzun yıllar sonra, Mehmet'le buluştuk. İnşallah seninle de görüşürüz. Anılara Yolculuk siten, çocukluk ve ilk gençlik yıllarımdan, hayallerimde bile unutulmuş güzellikleri yeniden yaşamamı sağladı. Eline ve o güzel yüreğine sağlık. Görüşmek dileğiyle. Sevgiler.


Altuğ İşmen, 1 Mart 2010


----------------------------------------------------


Sayın Aydın Ataberk,


Çok çok güzel olmuş ellerinize ve emeklerinize sağlık. Eski bir İhsan Çizakcalı olarak ayrıca şu anda merhum abeyimin de çizakcanın ilk öğrencilerinden olması dolayısıyla eski Bursa'yı ve okulumu, yazılarınızda tekrar yaşamış oldum. Size minnettarlığımı ve şükranlarımı sunar çalışmalarınızda başarılar dilerim.Saygılarımla


Erhan Kurtulan, Elk.Müh., 17 Aralık 2008


-------------------------------------------------------


Sevgili Aydin,



Muhtesem bir eser yaratmissin. Seni kutlarim. Beni Ekvator Gine'sindeki yamyamlarin arasinda aglatmayi basardin. Saatlerce tek tek butun belgelere baktim. Tombul yanaklarindan opuyor ve seni tekrar kutluyorum. Artik bu birikimleri koyacagimiz bir web sitemizin olmasi gerekiyor. Ben de onu organize edeyim. Senin bu muhtesem birikimlerinle cok guzel bir siteye sahip olacagiz. Yakinda www.gsl97.org aramiza katilacak.



Seni sevgiyle kucakliyorum.



Mahmut Melih Kayahan, 9 Aralık 2008


---------------------------------------------------------


Sizlere tesadufen ogrendigim Sn Aydin ATABERK tarafindan hazirlanmis bir site adresi iletiyorum. İzlemeniz tavsiye olunur, harika bir calisma olmus. Ellerine ve yuregine saglik....


Öznur Dere, 24 Eylül 2008


--------------------------------------------------------------Sevgili Aydın bey, anılara yolculuk Blogunuzu inceledim. İnanılmaz bir şey. Ne çok emek var. Ben sizden daha genç :) olduğum için eskiye ait yazı ve görüntülerin bir kısmını özel yaşantımdan hatırladım ama çoğunu da geçmişe olan özel ilgimden dolayı hatırladım. Çok duygulandım. Ne olur bu yaptıklarınızı daha çok insan duysun, sizi daha çok insan tanısın. Sizi tanıyan bir kişi olmak benim için ne şans. Sizi çok seviyorum. Saygılarımla,


Sıdıka Parlak, 24 Eylül 2008


-------------------------------------------------------------Aydin Bey Gunaydin ,



Ellerinize saglik, soyle bir goz atabildim henuz, ilk firsatta satir aralarinda kaybolmak isterim .



Ozellikle benim icin de sizi tanimak cok buyuk bir sans .



Saygilar, Sevgiler,



Sibel Birçiçek, 25 Eylül 2008


-------------------------------------------------------------Sevgili Aydın ağbey,



Bize tekrar muhteşem bir yolculuk yaptırdın güzel anılara.Ellerine sağlık ağbey bize böyle nefis güzellikler yarattığın için.


Sevgiler, saygılar



Sinan Acarel, 25 Eylül 2008


------------------------------------------------------------Sevgili Kardesim Aydin,



Candan tebrikler! Iyi ki boylesine guzel sunulan ve ozlem degeri yuksek anilarini bir gunlukte topladin ve e-postalarda kaybolmamalarini sagladin.



Daha nice 5000'lere! Gerek icerik gerek sunudaki nitelik ilgiyi kendisi yaratiyor. Ne mutlu bizlere, ayni ailedeniz!



Sevgilerle,


Tuncer Ören (1955), 26 Kasım 2008


-------------------------------------------------------------Aydın Bey günaydın



Sizi kutluyorum. Bu azminiz ve paylaşma isteginiz hiç eksilmesin, artsın….



Selamlar



Mustafa GEYVE, 26 Kasım 2008


---------------------------------------------------------------


GÜNAYDINLAR AYDIN ABİCİĞİM; NASILSINIZ?? "ANILARA YOLCULUKTA" DAHA 10 000'Cİ, 50 000'Cİ , 500 000'Cİ ZİYARETÇİLERE ULAŞMANIZ DİLEĞİYLE. BEN BÜTÜN KALBEMLE İNANIYORUMKİ AYDIN ABİMİN KALEMİNİN YALINLIĞI, SADELİĞİYLE ULAŞILABİLİR. YAZILARI OKURKEN DALIP BİR YERLERE GİTMEMEK İMKANSIZ.. SEVGİLER,SAYGILAR


Şükran Durgan, 26 Kasım 2008


---------------------------------------------------------------Sayin Aydin agabey



Boylesine guzel, degerli bir birikimi bir araya getirdiginiz ve bunu hazine degerindeki bir belgesellige donusturdugunuz için sizi kutlarim. Müzik dersini gösteren fotografta, sag basta yer alan muzik ogretmeni, Almanya'da muzik egitimi gormus, oglu da bir donem unlu bir fagotcu olan rahmetli Enver Haraçci hocamizdir. Karli kis gunlerinde, Ortakoy'de okulun onunden denize girer ve esasli bir sekilde yuzerdi.



Grand Cour'da hocalar maçini gosteren fotografin sag tarafinda en bastaki siyah formali adi yazilmamis ogretmen de, Galatasaray Ilkokulu yavrukurtlari baskurtu ve de 1950'li 60'li yillarda Ortakoy'de ogretmenlik yapmis olan Huseyin hoca'dir.



Saygilar, sevgiler



Turgay Tuna 102, 26 Kasım 2008


------------------------------------------------------------Sevgili Aydin Kardesim,



Gercekten bir "online GS müzesi" yaratmisin, eline saglik ve tebrikler !



Ender Enön ( 94 x1962), 26 Kasım 2008


-------------------------------------------------------------Çok güzel, çok sevindim.. Tebrik ederim Aydın Bey.



Çok çok daha fazla kişiye ulaşması dileğiyle. Çünkü gerçekten çok güzel bir çalışma.



Sevgi ve Saygılarımla



Gizem Ertürk, 26 Kasım 2008


------------------------------------------------------------Sayın Aydın Ataberk,


Doğum yerim Bursa anılarına yaptığım gezintide, sizin de benim gibi halamın gelin gittiği konakta kurulan "Özel Yeni Okul"dan mezun olduğunuzu öğrendim. Yalnız ben 1957 mezunuyum.... Ne yazık ki daha sonra kurulan İhsan Çizakça Kolejinin kapandığını öğrendim. Merhum İhsan ve merhume Süheyla Çizakça'nın ruhları şad ve mekanları cennet olsun!Selamlarımla,


Beyza Üntuna, 28 Kasım 2008


Türkiye Cumhuriyeti, Atina-Pire Başkonsolosu


-------------------------------------------------------------



Sevgili Aydın agabey ;


Henuz sadece ıkı bolumu okudum . Ikıncı bolum ozel ılgı alanıma gıren oyuncaklardı . Gecmıse donup o yokluktakı zenginliklerimizi hatirlamak çok güzel . Bir kez daha tesekkür ederim . Bence oyuncak dostu ve oyuncak müzesinin kurucusu sevgili Sunay Akın'la temasa geçip O'nun da sitene ulaşmasini saglarsan çok mutlu olacaktir .Sevgi ile kalin


Bünyat AKIN(104-106 V.S.), 14 Şubat 2008


------------------------------


Degerli Kardeşim



Erol Günaydın ın arkasındaki ben Mehmet Ali ve yanımda Özer Berkay dan tebrikler,selamlar,sevgiler,ellerinize saglık.Özer Berkay ve ben GSLAAG den ayrıldık,resimde gördügünüz oturan GS a hizmet eden üç kardeşimize madalya ve plaket verdik.Tahminen 40 ın üstünde agabeyimiz,okul müdürümüz Meral Mercan ,kıymetlı GS lılar bu madalya ve plaketleri aldılar. Resim o tören sırasında çekildi.



Bilgisayar kullanmada cok acemiyim,ancak daha çok gencim yaşım 73 yavaş yavaş öğreneceğim...



Lütfen gslaag ye girin,orada devrelere girin,gsl55.free.fr dan hatıralara girin 2 sahife Necdet Mahfi Ayral ın kızı Jeyan hanımefendinin bana hediye ettiği üç albüm resim ve efemeraları tetkik edin.Bunlarıda dilerseniz kullanabilirsiniz.



İyi günlerde görüşmek dileklerimle.



M Ali Zeren, 17 Şubat 2008


----------------------------------


Aydin agabey,



Dun gslaag sitesinde, yazilarinizda gezindim. Site harika, yazilariniz enfes, onlari toplanmis ve guzel sunulmus gormek icimi isitti. Hem sitenizin hem yazilarinizin duyurularini tekrar tekrar yapmaliyiz orada. Yapacagiz zaten. Dun bunu dusundum. Ilk olanakta ben de gerekeni yapacagim. (ilk vaktim oldugunda yani, affedin beni bu nedenle)



Saygilarimla.



Gün ARUN 113, 25 Şubat 2008


-----------------------------------



Aydin Bey merhaba


Hazirladiginiz sitenin öncelikle Bursa sayfasini, daha sonra da müzik sayfalarini ve digerlerini inceledim. Paylastigimiz noktalari da gördüm. Böyle bir ise zaman ve emek harcamak, bunlara derlemek takdire sayan. Sizi kutluyor ve tüm günlerinizin bu sekilde verimli olmasini diliyorum. Selamlar.Mustafa GEYVE, 2 Mart 2008


-------------------------------


Sayin Ataberk,



Blogunuz cok hosuma gitti.



22 sene evvel biraktigim dunyanin en guzel sehri Istanbul'u bana tekrar gezdirdiniz.



tesekkur ederim



selam ve saygilarla



David Hasday



New York, 7 Mart 2008


-----------------------------------


Sayın Ataberk,



Biraz önce oğlumun haber vermesiyle sitenize baktım. Elinize sağlık, kutluyorum. Ben de, unutulmuş, unutulmaya yüz tutmuş güzelliklerin arayışı, duyurulması çabasındayım. Blogunuzda sergilediğiniz bilgilere, belgelere kendi genelağ yerimde yer vermek, beni, ziyaretçilerimi pek sevindirecek, mutlu edecek. Bilmem izninizi alabilir miyim?



Bu arada belirteyim, ilgilendiğim konular arasında dilimiz, müzik, yazın, sinema önde geliyor. Sinemayla ilgili bir kitabım (http://www.pandora.com.tr/urun.asp?id=110695 ), araştırma yazılarım, senaryolarım, öykülerim vb. var. Bir göz atabilirseniz, http://www.ilgilik.net/ size bir fikir verebilir sanıyorum.



Başarılarınızın artarak sürmesi dileğiyle selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.



İnal Karagözoğlu, 10 Mart 2008


----------------------------------



Aydın Abi,



Tesadüfen



”Anılara Yolculuk”



Bloguna takıldım.



Bir defada keşfedilemez.



Dönüp dönüp bakacağım.



Teşekkürler.



Çok yaşa emi.



Sevgiler,



A.Şeref Türkmenoğlu, 22 Mart 2008


-----------------------------


Emeklerinize saglik, cok guzel olmus. Bir IEL ve ITU mezunu olarak da ayrica gurur duydum:) Saygilarimla,



Aydin Gurel, 23 Nisan 2008


-------------------------


Merhaba Aydın Bey,



Anılarda yolculuk sayfalarında gezinirken çocukluğuma gittim 4-5 yaşlarındaydım ve ilk defa film makinası görüyordum,İstanbul'dan Niyazi Dayı gelmişti ,Seher Nenemin kireç badanalı duvarına bir bez gerildi ve sizin eşinizin ve çocuklarınızın görüntüleriydi izlediklerimiz.Babanız parmaklarımı tutar birşeyler yapar hep eksik sayardı parmaklarımı onu güleryüzlü ve kocaman bir adam olarak hatırlıyorum çocukluğumdan.



Ben kimmiyim? ben Ümit Arıcan'ın küçük kızı Safinaz'ım,her ne kadar hiç tanışmamış olsakta selamlar sevgiler...



Safinaz KAROL, 31 Ekim 2008


-------------------------------



Ağbi bu güzel sayfalarına bakmak saatlerimi aldı. Yapması kim bilir ne kadar zaman ve emek gerektirmiştir.Ailem 1965'de Bursaya taşınmıştı. Abdal Köprüsünün 5-6 ev yakınına. Heryer gibi oralar da artık tanınmaz olmuş. O yıllarda köprü sayfandaki (daha önce görmediğim) o resmine benziyordu gene az çok.Güzel günler...


Murat Kalınyaprak 109, 1 Ekim 2008


------------------------------------



Aydın Bey sitenizi ziyaret ettim ve çok mutlu oldum. Lakin kendi çocukluğunun oyuncaklarını hatırlayıp bunu konu edip bugünün kuşaklarına aktaran maalesefki çok az büyüğümüz var. Yine maalesef ki geçmişe ait belleğimiz, sanki o güzelim oyuncakların yerine geçen modern oyuncaklarla birlikte yitip gitmaktedir.Aydın Bey, ben TRT çocuk televizyonu için eski ("Dedemin Oyuncağı) oyuncaklarımızı konu eden bir programın yapımcısıyım. Televizyonumuz Ekimde yayın hayatına başlayacaktır. Hazırlayacağım programda komuğumuza oyuncakla ilgili malzemeleri hazırlayarak ya da konuğumuzun desteğiyle; onun çocukluğunda yer etmiş bir oyuncağın yapım aşaması anlatımlı olarak gerçekleştirilecektir. Bu konuda önerilerinizi paylaşmanız bizi sevindirecektir. Yapımını bildiğiniz bir oyuncak varsa ve bunu bizimle program çekimiyle paylaşırsanız çok memnun oluruz. Şimdiden desteğiniz ve oyuncaklara olan duyarlılığınız için teşekkür ederiz, saygılar sunarız.


Engin Yıldız, 21 Eylül 2008


---------------------------------


Aydın bey günaydın,



sitenize meraktan hemen buradan bir göz attım. detaylı olarak evden bakacağız tabii. ellerinize ve yüreğinize sağlık diyorum. eski bursa ve istanbul resimleri çok ilgimi çekti. anlatımlarınızı da okuyacağım . tekrar teşekkürler. saygılarımızla,



Cenk Özçelik, 13 Şubat 2008 çarşamba


-------------------------------


Aydin Bey supersiniz !!!! tebrikler.



Ayşe Siner, 13 Şubat 2008 çarşamba


--------------------------------


Cok guzel. Super bir ani derlemesi. Size cok tesekkurler.Sanki o gunleri yasamis gibi hissettim. Sonsuz sevgi ve saygilarimla



Ali Rıza Tuğluk, 13 Şubat 2008 Çarşamba


----------------------------------


Harika bir site tebrikler tebrikler Aydın beyciğim cok yararlı ve enteresan. Bu sitenizinden faydalanabilecek ve memnunlukla takip edecek dostlar var acaba onlara da izninizle adresinizi iletebilirmiyim ?



Sevgiler ve tüm bu güzel şeylerin devamını getirmeniz dileyiğle



Fügen Evren, 13 Şubat 2008 Çarşamba


------------------------------------


Sevgili Aydın Ağabey;



Çok güzel bir site olmuş.Ellerinize sağlık ve teşekkürler. Saygılar.



Ahmet Dikencik, 13 Şubat 2008 Çarşamba


----------------------------------



Aydın Beycigim ,



bir ara sakin bir zamanda fırsat bulup okumak o güzel anlatımız esliginde kahvemi yudumlarken sizinle beraber gecmiste yolculuk yapmak isterim. Simdiden elinize, yureginize ve super hafızanıza saglık. Sevgilerimle



Özlem Şenkoyuncu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------


Sevgili Aydın beyciğim merhaba.



Anılara yolculuk'ta İstanbul'un o eski günlerini sanki yeniden yaşıyormuş gibi keyif aldım. Biliyorsun ben GS lı değilim. 1970 Maçka mezunuyum. O yıllarda İstanbul bir başkaydı.



Geçen sene Sirkeci'deki Orient ekspres'te yaptığımız Eski dostlar yemeğine Yenikapıdan Sirkeciye yürüyerek gelmiştik.Bu yürüyüşten büyük keyif almıştım. Eski günleri ya'dederek beraberce yürümüş ve eski günleri anımsamıştık.



Anılara yolculuk için teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.



Harun Masatoğlu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------------


Aydin bey,



henuz tamamini okuyamadim ama okudugum bolumler ve fotograflar cok guzeldi.Elinize saglik. Selamlar



Sevgül Alper, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------


Ellerine saglik çok guzel olmus



Ali Meriçboyu, 13 Şubat 2008 Çarşamba


---------------------------------



Ben de Aydın abimiz nerelere kayboldu diyordum. meğer yoğun bir çalışma içindeymiş. Blog'unuzu inceledim, çok beğendim. Yorum bile yazdım. Hayırlı olsun blogunuz.



Çok güzel olmuş. Ellerinize, emeğinize sağlık. Ben de sizden gelen mailleri güzelce derleyip, bir directory açıp saklamaya çalışıyordum. Ama böylesi çok daha güzel oldu ve size çok yakıştı. Sevgiler,



Yelda Dürüşken, 13 Şubat 2008 Çarşamba


-------------------------------



Merhaba Aydin bey,



Dun sayfaniza hizli bir bakis attim, simdi biraz daha bakacagim. Cok guzel olmus ellerinize saglik



Oldukca emek harcamissiniz. Harika gorunuyor



Sevil İnci Cankurt, 15 Şubat 2008 Cuma


---------------------------



Nefis bir arşiv..paylaştığınız için teşekkürler..Saygılar..



Ayfer Çırak, 15 Şubat 2008 Cuma


----------------------------------



Sevgili Ataberklerimiz Bu kadar güzel resimleri bulmak eskiyi bizlere yaşatmak breh breh (Bu aferin demektir.)Ben torunlarla Erim babamla meşgul olduğu için of günümde temiz bir nefes oldu.Her ikinizide öpüyoruz ilk fırsatta buluşmak dileğiyle. Nur. Erim dede(artık amca değil.)



Nursal Tarhan, 15 Şubat 2008 Cuma


------------------------------


Ozenle hazirlanmis bir blog...Teknik olarak kusursuz..Her sayfasini dikkatle okumak gerek...Hazirlayanin eline saglik...



Yorumkar, 12 Şubat 2008


--------------------------------------


Aydın Ataberk'in eseri, beni de çok etkiledi.


Ahmet Kuzucu, 26 Subat 2008 salı